Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonuna (KESK) bağlı Muş Tabipler Odası tarafından basın açıklaması yapıldı. Dr. Kenan Şeker tarafından yazılı olarak yapılan açıklamada taşeron sağlık çalışanlarına kadro talebinde bulunuldu.
Sağlıkta taşeron çalışmaya son verilsin diyen Şeker, Sağlık emekçilerine karşı yeni bir saldırı hazırlığı ile karşı karşıyayız. Sağlık hizmetlerinin bir işletme mantığı ile, daha fazla kar etmek amacıyla sunulmasını öngören Sağlıkta Dönüşüm Programının ardından şimdi sağlık çalışanları daha da güvencesiz çalışmaya mahkum edilmek isteniyor. Bilindiği gibi hükümetin çıkardığı ilk yasalardan olan ve 10.6.2003’de yayınlanan 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalışma biçimi yerleşik hale getirilmiş idi. Esnek ve güvencesiz çalışma temel çalışma rejimi haline getirilmek için 4857 sayılı İş Kanunu içerisinde pek çok yasal düzenleme yer almıştı dedi.
Verilen sözlerin yerine getirilmesine vurgu yapan Şeker, Sağlık emekçilerinin mücadeleleriyle taşeron düzeninin hukuksuzluğu, hem mahkemelerce hem de toplumun geniş kesimlerince kabul edilmişti. Seçimlerden önce taşeron işçilere kadro müjdesi diye manşetler attıranlar, seçimlerden sonra Asıl iş-yardımcı iş ayrımı ile taşeron köleliğini kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar. Sağlık hizmeti üretiminde çalışan hemşire, ebe, sağlık memuru, teknisyen, sosyal hizmet uzmanı, hasta bakıcı, bilgi işlem çalışanları, sağlık temizlik işçisi ve hastane yemekhane ve güvenlik işçileri asıl işi yapmaktadır. Sağlık hizmetleri bir bütündür. Yasal ve insani olan tüm sağlık emekçilerinin ayrımsız, kayıtsız, şartsız kadrolu çalışması, güvenceli bir işe kavuşmasıdır. Seçimlerden önce taşeron işçilere verilen sözler seçimlerden sonra unutulmamalıdır. 657 sayılı yasayla kısmi iş güvenceleri olan emekçileri de güvencesizleştirme planları yapılmamalıdır ifadelerini kullandı.
Dr. Şeker açıklamasını şu şekilde sürdürdü: 657 sayılı yasa ile kazanılmış hakları gasp ederek, tüm emekçileri güvencesizlikte eşitlemek isteyenler, unutmamalıdır ki güvencesizlik sadece sağlık çalışanlarını değil sağlık hizmeti alan herkesi tehdit etmektedir. Daha fazla kar elde etmek için sağlık emekçilerini bir maliyet unsuru olarak gören ve emeklerini değersizleştiren zihniyet, sağlık hizmetlerinde paran kadar sağlık anlayışını da hakim kılmaktadır. İşte bu zihniyetin bir sonucu olarak sağlık hizmetleri işçi sınıfının geniş kesimleri için ancak asgari düzeyde ulaşılabilen bir hizmet haline gelmiştir. Sağlığın bir kamu hizmeti olduğu unutturulmuştur. Toplumun hasta olmasını engellemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin altı giderek boşaltılmıştır. Bunun sonucu olarak tedaviye yönelik hizmetlerde bir patlama yaşanmış, sağlıksız bir toplum sermaye için fırsat olarak görülmüştür.
Sağlık emekçilerinin güvenceli bir iş mücadelesi, kamusal ve nitelikli bir sağlık hizmeti mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sağlık hizmetlerinin bir kamu hizmeti olduğunu unutturmak isteyenlere karşı, hastayı müşteri, sağlık çalışanlarını köle olarak görenlere karşı mücadeleye devam diyoruz.
Taşeron sağlık işçilerinin tümüne kadro istiyoruz. 657den gelen sınırlı iş güvencemize dokunulmasına izin vermiyoruz. Sürekli düşen döner sermayeden değil genel bütçeden karşılanan insanca ücret istiyoruz. Ve aldığımız eğitime, verdiğimiz emeğe yakışır emekli maaşı istiyoruz. Bu talepler için işyerlerimizden başlayarak, tüm sağlık kurumlarında bilgilendirmeler yaparken, tüm sağlık emek örgütleri ile kamuoyunu bu konularda duyarlı olmaya, taleplerimiz için hep birlikte sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz.
Muş Manşet Gazetesi