Muş Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) meclis üyelerini ziyaret eden Muş Valisi Erdoğan Bektaş, herkesin söylediklerinde birçok doğrunun olduğunu ama hayata geçirilemeyen doğruların boş bir doğru olduğunu söyledi.
Vali Erdoğan Bektaş, sivil toplum kuruluşlarına yaptığı ziyaretler kapsamında Muş Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. MTSO Meclis Toplantı Salonunda MTSO Başkanı Talip Devrim ve meclis üyeleri ile birlikte bir toplantı düzenleyen Vali Erdoğan Bektaş, Muş’un 81. il olmasından kimsenin mutlu olmadığını kaydetti. Muş’un çok büyük bir potansiyelinin olduğunu vurgulayan Vali Bektaş, Muş’un son il olmayı hak etmediğini dile getirdi.
MTSO’yu beklediğinden daha güzel bulduğunu ifade eden Erdoğan Bektaş; “Yaklaşık bir aydır burada göreve başladım. Ben burada umduğumun üzerinde bir Ticaret ve Sanayi Odası buldum. Zaten Muş’ta olumlu anlamda şaşırdığımız şeylerle karşılaşıyoruz. Mesela havaalanımız Muş için harika bir imkan. Yine geçen gün Kızılay ve tesislerini gezdim. O arkadaşlarımız da gerçekten çok güzel şeyler başarmışlar. Bu çerçevede Muş Ticaret ve Sanayi Odası da benim umduğumdan daha iyi, daha güzel bir konumda. Belli eksikleri olsa bile güzel bir fiziki mekana sahip. Bundan ayrıca mutlu oldum. Bu şehrin özü esnaf kesimi, yani sanayi ve ticaret olmadığı zaman bir şeyden söz edemeyiz. Ne kadar güçlü bir devlet olursanız olun, her şeyiniz dört dörtlük olursa olsun gerçek bir piyasa ekonomisi, gerçek bir pazar ekonomisi oluşmadığı sürece, çarklar kendiliğinden dönmediği sürece bunun hiçbir anlamı yoktur, bütün bunlar geçicidir” dedi.
“Herkesin söylediklerinde birçok doğru vardır ama hayata geçirilemiyorsa, uygulanamıyorsa bu boş bir doğrudur” diyen Bektaş; “Geldiğim günden bu yana Muş’ta araştırıyorum, geziyorum, kendime altı ay süre biçtim, altı ay içinde görmem gereken, bilmem gereken her yere gideceğim. Genel kabataslak gezdim, bundan sonra daha detaylı işlere bakacağız, sanayicilerimizle birer görüşeceğiz. Gelecek umduğumuz tarıma dayalı iş yapan arkadaşlarımızla, hayvancılığa dayalı iş yapan arkadaşlarımızla görüşeceğiz. Turizm burada başka bir faktördür, onunla ilgili de görüşeceğiz. Hep sizlerin bilgilerinden, görüşlerinden yola çıkarak bazı şeyleri başarmağa çalışacağız. Bugüne kadar ben ne yaptıysam hep onun muhataplarından öğrendim. Doğruyu herkes söyler de uygulayan azdır, bu doğruların bazılarını uyguladığınızda arkasından başarı gelir. Onun için söz ve yazıdan ziyade artık bu çağda uygulama önemlidir. Herkesin söylediklerinde birçok doğru vardır ama hayata geçirilemiyorsa, uygulanamıyorsa bu boş bir doğrudur. Biz burada önemli olan pratik ve hayata geçebilecek, insanımızın birebir ilgilendirebilecek projeler üzerine yoğunlaşmamız lazım” dedi.
Muş’un almayı değil vermeyi öğrenmesi gerektiğini kaydeden Vali Erdoğan Bektaş yaptığı açıklamada; “Muş resmi rakamlara göre 81. il, Türkiye’nin en fukara ili. Halbuki şu tablo bile 81. il sonucunu hak etmiyor, burada bir yanlışlık var. Çok somut rakamlara göre bu belirlenmiş, hiçbiri yoruma açık değil. Araba sayısı, doktor sayısı, asfalt kilometre sayısı gibi net somut verilerle yola çıkarak 2003 yılında böyle bir hesap yapılmış ve bizi 81. il bulmuşlar. Ama hesap ne olursa olsun, Muş’ta geldiğim günden buyana benim kafama çakılan bir problem var. Burada hep isteyen, alan, kendisini ortaya koymayan bir yapı var, bu her tarafta var ama Muş’ta biraz daha fazla var, hep istemek, hep almak. Yani bugüne kadar olagelen hep bu olmuş ve netice 81. bu sonuçtan hiç kimse mutlu değil, bugün Şırnak’tan, Hakkari’den, Ağrı’dan, Bayburt’tan, Kırşehir’den daha geri olmak Muş gibi potansiyeli yüksek bir ile yakışmaz. Ama bugüne kadar gelinen yoldan alınan sonuç bu. Şeker pancarı ve tütüne kota geldi deniyor, işsiz kaldıklarını ve kar etmediklerini belirtiyorlar. Herkes biliyor ki şeker pancarı ve tütüne kota yokken de gene Muş, Türkiye’nin en fukara iliydi. Demek ki kotayı kaldırmazsalar da değişen bir şey olmayacak. Kızılağaç’ta bir kooperatif önayak olmuş Ege tütünü için iki üç firma ile anlaşmışlar ve tütün ekiyorlar. Ege tütünü eken birine sordum ve bu tütününün daha az zahmetli ve daha fazla karlı olduğunu belirtti. Burada kota da yok, sözleşme imzalamak için sınır da yok. Bizim yerli tütün dönüme 150 kilogram veriyormuş, Ege tütünü ise 100 kilogram veriyormuş. Yerli tütünün masrafı daha fazla, Ege tütününün masrafı çok az, ayrıca özel sektördekiler malı alır almaz ödeme yapıyorlar ve sözleşmeli ekici arıyorlar, maalesef Kızılağaç beldesine ben gittim, beldenin idarecileri orada ama köylüler yok. Şimdi tekrar kalkıp tütünde kota var demenin bir mantığı yok, özel sektör gelmiş burada sözleşme imzalayacağı ekici arıyor. Özel sektörün girmediği yerde, para kazanmadığı yerde hiç kimseye ekmek yoktur, eğer tütüne özel sektör giriyor burada para kazanabiliyorsa bu iyi bir iştir, ama kazanamıyorsa devletin de bu işi yapmaması lazım, bu kalıcı bir iş değil geçici olur. Hep isteyen alan adamın girişimcilik ruhu da genişlemez, kendine güveni da artmaz. Hep isteyen adamın bir şahsiyeti olur mu, karakteri gelişir mi? Biri verecek sen karnını doyuracaksın, vermedi mi aç kaldı. Halbuki kendi çabası ile kendi emeği, kendi beyni ile ortaya çıkacak, risk alacak, iş yapacak ve o verecek. Muş vermeyi öğrenmeli, almayı değil, vermeyi öğrendiği gün o zaman kazanacak, verebilen adam güçlü adamdır, kendine güvenen adamdır, kişiliği gelişmiş adamdır ama alan hep kaybeder” ifadelerine yer verdi.
Topkan Haber Ajansı
