Muş Selam-Der Derneği “tesettür sorunu” ile ilgili basın açıklaması yaptı. Dün Cuma namazından sonra Belediye Meydanında toplanan Selam-Der üyeleri, pankart ve dövizler taşıyarak “tesettürün” kamusal alanda da serbest bırakılmasını istedi.
Grup adına basın metnini Dernek Başkanı Cesim Yavuz okudu. Yılmaz, çocukların okula tesettürle gitmesinin serbest bırakılması gerektiğini savundu.
Yılmaz’ın okuduğu basın metninde şu ifadelere yer verildi: “Bugün ülkemizde Tesettürlü olarak kamusal alanda çalışmak isteyen Müslüman bacılarımızın ve tesettürlü olarak eğitim görmek isteyen kızlarımızın keyfi bir muameleye maruz bırakılarak yaşadıkları mağduriyeti sizlerle paylaşmak üzere buradayız.
İnsanlığın başlangıç tarihi olan Hz. Adem ve Havva’nın yeryüzüne iner inmez aldıkları ilk emir Tesettüre bürünmeleriydi. Aynı şekilde tüm ilahi dinlerde de tesettürün farz olduğu hepimizin malumudur. Hiçbir emir örtünmeden öncelikli değildir. İnsanoğlunun soyunmuşluk, hayâsızlık ve edepsizlik içerisinde Rabbine sunacağı hiçbir ibadeti yoktur. Onun için yeryüzüne ayak basar basmaz verilen ilk emir örtünmedir. Evet, insanoğlu tarihin başlangıcı ile beraber örtünmekle yükümlü kılınmış ve bu yükümlülüğü yerine getirmiştir. Şu var ki Allah-u Teâlâ zamanla unutulmaya yüz tutmuş örtünme emrini Hz. Meryem ile sembolleştirmiş, Hz. Muhammed (sav) ile birlikte özellikle Nur süresinin 31. Ayetinde “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…”ve Ahzab süresinin 59. ayetinde ise ” Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış örtüleri olan cilbablarını (dış elbiselerini) üstlerine almalarını söyle. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir” ayetleri ile net bir şekilde hüküm altına almıştır.
Ayetlerde de anlaşıldığı gibi Namaz, oruç ve zekât Müslümanlara farz olduğu gibi, tesettürde aynı şekilde biz Müslümanlara farz kılınmıştır. Örtünme bir teferruat değildir. Üstat Bediüzzaman şöyle diyor: ” Füru at-ı îslami’ye değişmeye kabil bir libas hükmünde değildir. Onları tebdil etmek doğrudan doğruya şeriatı inkâr ve tekzip etmektir. Onları tebdil eden başını dinden çıkarıyor. (Müdafat Afyon )”
“Ey Âdemoğulları; Şeytan, anne ve babanızın ayıp yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak onları cennet’ten çıkardığı gibi sizi de belaya uğratmasın …”( Araf 27)
İşte şeytanın hilesi,.. İyiyi kötü göstererek insanları iğfal etmek, daha güzel bir hayat tarzını vaat ederek günaha sürüklemek ve kendisiyle cehenneme götürmektir.
Bugün Siyonist moda patronları da kadını bu tip taktiklerle kandırıyor, kul köle ediniyorlar. Açılıp saçılmayı, çıplaklığı; çağdaşlık, ilericilik medeniyet diye tanıtıyorlar. Kadının haya perdesini yırtıktan sonra rahatlıkla kadını her kötülüğe sürüklüyorlar. Şeytanın anne babamızı kandırarak onları cennetten çıkarttığı gibi, bugünkü şer odakları da aynı yöntemi kullanıyorlar. Kadının açılmadan medeni olamayacağını, çağdaş ve uygar olamayacağını söyleyenler, ilhamını şeytandan alıyorlar.
Tesettür, Hz. Fatıma’yı, cennet kadınlarının Efendisi, dünya kadınlarının en üstünü ve milyarlarca Müslüman’ın kıyamete kadar dua ettiği Al-i beytin mihveri yapan esas öğelerden biridir, yoksa birilerinin iddia ettiği gibi iman hizmetinin (!) maslahatı adına, resmi binaların aç kapa malzemesi değildir. Tesettür, yalnızca Allah’a ait olup, diploma veya maaşla alınamayan izzetin, yani Hz. Asiye’lerin, Hz. Meryem’lerin, Hz. Haticelerin, Hz. Fatıma’ların, ve kıyamete kadar şerefle anılan, övülen, örnek gösterilen binlerce, milyonlarca seçkin kadının alamet-i farikasıdır, Yoksa ufacık bir makam ve mevki uğruna bile terk edilerek alay konusu yapılan basit, değersiz ve sıradan bir elbise çeşidi değildir.
Tesettür, Müslümanların en koyu ve kırmızıçizgilerinden birisidir. Tesettür, aynı zamanda sadakattir, güvendir, şefkat ve muhabbettir, aklın, ruhun, kalbin ve dolayısıyla bedenin sağlığıdır, ihtiyacıdır, gıdasıdır. Yoksa ‘Medeniyet ve modernizm denilen tek dişi kalmış canavarın’ ayaklarının altında paspas değildir.
Tesettür, Yahudi’yi Medine’den, Fransız’ı Anadolu’dan kovan imanın diğer adıdır. O minarelerden okunan ezanla kardeştir, vazifeleri farklı değildir. Ve örtünme hassasiyeti bir İslam toplumunda yerde sürünüyorsa direklere bayrak çekmenin de fazla bir anlamı kalmış değildir.
28 Şubat süreci ile tesettür sorunun içinden çıkılmaz bir sorun haline getirilmiştir. Yıllardır bir kangren haline getirilen ve yüz binlerce bayanı mağdur eden bu yasağın kökünden halledilme zamanı gelmiştir.
Yeni bir sivil anayasanın gündemde olduğu bu günlerde tesettür konusunun göz ardı edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu İslami ve insani hakkın anayasal güvencesi altına alınmalıdır. Yoksa bugün serbest deyip yarın başka bir hükümet tarafından tekrar yasaklanacak olan tesettür sorunu bu şekilde bırakılmamalıdır. Bugün yönetimde olanlar şunu unutmasınlar ki bu sorun çözülmezse yarın ilahi huzurda bunun hesabını hiçbir şekilde veremeyecekler. Bu konuda yetkili olan bütün kurum ve kuruluşlara sesleniyoruz halkımızın bu haklı isteklerine karşı duyarsız olmayın. Halkın bu haklı taleplerine kulak verin ve derhal bu sorunu çözün.
Biz artık çocuklarımızın tesettürle okula gitmesini istiyoruz. Hizmet alan -hizmet veren ayrımına bakılmaksızın tesettürün hayatın her alanında tamamen serbest olmasını istiyoruz. Bu bizim en tabii hakkımızdır. 28 Şubat zihniyetinin ürünü olan ve başörtülü bir şekilde ilahi okuyan kızlarımız bahane edilerek muhtıra verenler, bugün bu yanlışın farkına vardılar ki bu bildiriyi internet sitesinden kaldırdılar.
Ne acıdır ki bugün de yaptığımız tesettür seferberliğinden dolayı bizler yine bazı çevreler tarafından provokasyon yapmakla suçlanıyoruz. Hâlbuki Allah şahittir biz sadece Allah’ in Nur ve Ahzap sürelerindeki kesin emrini yerine getirmek maksadı ile bu çalışmaları yapıyoruz. Herkesin malumu olduğu üzere ayetler hayatta uygulanmak için gönderilmiştir. Uygulanmadığı takdirde Allah katında sorumluluğu vardır. Biz bu sorumluluk bilinci ile yola koyulmuşuz.
Hatırlanacağı üzere yakın bir geçmişte tesettürlü olarak çocuklarını okutmak isteyen ebeveynlerinden çocuklarını almakla tehdit eden yetkili kişiye şunu hatırlatmak isteriz:
Hiçbir ideoloji ve düşünce sistemi çocukları ebeveynlerinden almakla tehdit edemez; zira çocuğun nasıl bir yaşam sürdüreceğine, neye inanıp neye inanmayacağına, neyi veya neleri kutsal kabul edip etmeyeceğine, varlığını kime veya neye armağan edip etmeyeceğine ancak ebeveynleri karar verebilir.
Son dönemlerde hükümetin halkın yararına yaptığı gözle görülür maddi iyileştirmeleri görmekle beraber, mütedeyyin kesimlerin üzerindeki baskılar ve inanç özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması için ciddi hiçbir adımın atılmadığını görüyoruz.
Tesettürün Önündeki Engeller İnanç Özgürlüğüne Vurulmuş Bir Darbedir. Tesettür İslami bir emir ve insani bir haktır. Bu hakkın kişilerin elinden alınması veya engellenmesi insan haklarına, hukuka ve inanç özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Bundan dolayı Türkiye genelinde çeşitti sivil toplum kuruluşlarının başlatmış olduğu “Tesettür Seferberliğine Muş Selam-Der olarak bizde destek veriyoruz. Toplumsal yozlaşmanın, ahlaki çöküntünün had safhaya vardığı, aile, namus mefhumu ve manevi değer yargılarının kıymetsizleştirildiği günümüzde, toplumu ayakta tutan maddi ve manevi dinamiklerden olan tesettür, başta olmak üzere, güzel ahlaksn yaygınlaştırılması ve manevi değer yargılarımıza sahip çıkılması adına bu tür girişimlerin salt bazı kesimler tarafından değil başta İslami STK’lar olmak üzere toplumun tüm kesimleri tarafından desteklenmesinin zaruri olduğuna inanıyoruz.
Bu konuda siyasi iktidara da, halktan gelen haklı talepleri iletiyoruz ve bu hakkın anayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz.
Buluğa eren her kız çocuğu için örtünmek farzdır. Tesettür konusunda da en önemli görev biz Müslüman anne babalara düşüyor. Çocuklarımıza küçük yaşlarda tesettürü sevdirelim. Onlara bunun Allah’ın bir emri ve cennette girmenin anahtarı olduğunu anlatalım. Unutmayalım ki çocuklarımız bizim imtihanımızdır ve Allah’ın bir emanetidir. Onları İslami bir ahlak üzere yetiştirmek çocuğun anne baba üzerindeki en önemli hakkıdır. Unutmayalım ki “Ağaç yaşken eğilir.
Toplumun içine düştüğü bu ahlaki çöküntüden kurtulması için özellikle bacılarımızın dikkat etmeleri gereken hususları şu birkaç madde halinde özetleyebiliriz:
1-Tesettür için seçilen giysi dikkat çekici olmamalı.
2-Giyilen elbise vücut hatlarını belli etmemeli
3-Kadının giysisi erkeklerin giysisine benzememeli.
4-Eğitim ve kariyer gibi nedenler öne sürülerek tesettür terk edilmemeli. Unutmayalım ki, zaruret olmadıkça avret sayılan uzvun açılması caiz değildir.
5-Tesettür İslami kimliğin alametidir. Müslüman kadın dışarıda örtüsüne ve hareketlerine dikkat etmelidir.
6-Tesettürlü bir bayan makyajdan uzak durmalıdır.
7-Günlük işlerinde bedenini muhafaza edecek şekilde giyinmelidir. Sünnet-i Seniye’ye uygun yaşam tarzını seçmelidir.
Son olarak halka ve hükümete şu çağrıda bulunuyoruz; Bu eğitim ve öğretim dönemi itibarı ile ilköğretim ve ortaöğretimdeki kız çocuklarımızı ebeveyn olarak tesettürlü bir şekilde okullara gönderelim. Bunun önünde yasal hiçbir engelin bulunmadığını bilelim. Onlarla birlikte okula gidelim ve bu soruna sahip çıkalım.
Hükümet yetkililerinden de; Tesettürün ve inancın önündeki tüm engellerin kaldırılmasını ve bu haklarımızın anayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz. Özellikle Lise, İlköğretim ve kamusal alanlarda tesettürün serbest olasını istiyoruz.”
Basın açıklamasının ardından dernek üyeleri olaysız şekilde dağıldı. Muş`un Sesi Gazetesi