Eğitim Sen Muş Şube Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında İl Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan hakkında ağır ithamlarda bulunuldu.
Arslan´ın yaptığı okul ziyaretlerinde siyasi iktidara karşı olanlara hakaret ettiği iddia edildi. Arslan´ın ziyaretlerde eğitim ve öğretim adına hiçbir şey söylemediği ifade edilen açıklamada, soruşturmalara da yer verildi. Sendikamız Eğitim-Sen´e yönelik, yargısız infaz olarak nitelendirdiğimiz soruşturmalar gün geçtikçe artıyor sözleriyle başlayan basın açıklamasında: Haktan, hukuktan, demokrasiden koptukça yapılabileceklerin sınırının olmadığı her gün yeni ve artık tamamen saçma sapan iddialar olarak karşımıza çıkıyor.
Üyelerimize yönelik sürgün kampanyası devam ediyor. Muş´un başarılı öğretmenleri bir bir sürgüne gönderiliyor. Muş´a düşmanlık etmenin en kolay yolu bu soruşturmalardan geçiyor. Muş´a ve Muş halkına düşman olduklarından artık emin olduğumuz mihrakların yönettiği bu soruşturmalar süreci, zararı kolay kolay kapanmayacak bir şekil alıyor artık. Yarın Muş´ u terk ettiklerinde nasıl da darmadağın ettik diyerek sırıtacaklarından emin olduğumuz bu güruh ne yazık ki nefret ve ayrımcılığı (yarın yargılanacaklarını unutarak) yaymaya devam ediyor ifadelerine yer verildi.
Sefere Çıkar Gibi Gidiyor Arslan´ın okul ziyaretlerinde eğitim-öğretimle ilgili hiçbir şey söylemediği, siyasi iktidar karşıtlarına hakaret ettiği vurgulanan açıklamanın devamında: Muş tarihinde görülmemiş skandallardan bir tanesi şöyle gelişiyor: Muş Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan, okul ziyaretleri adı altında yapmış olduğu siyaset turlarından birine daha sefere çıkar gibi gidiyor. Okullarda dersleri aksatarak yürüttükleri bu seferlerde öğretmene hakaret etmeyi görev bilenler artık konuyu daha da ileriye taşıyarak halka ve bilimum siyasi iktidar karşıtlarına hakaret etmeye başladılar. Bunun en büyük sebebi de amirlerine şirin görünme çabaları. Gittiği okulda Cevdet Arslan, eğitim-öğretimle ilgili tek bir kelam etmiyor. Bize göre içeriği boş, maddi hiçbir karşılığı olmayan, tamamen töhmet ve yaftalama içeren sıradan lafları ediyor. Ama bu sefer halka hakareti de üstüne ekliyor. Ne mi söylüyor? Buyurun buradan yakın; İMC TV hainlerin televizyonudur. İMC TV´yi izleyen haindir.
Burada çocuklar akşama kadar İMC TV´yi izleyip hain oluyorlar. Bununla da bitmiyor. Sefere çıkan muzaffer komutan edasıyla şu tarihi tespiti de yapıyor: TBMM´nin %20´ si hainlerden oluşmaktadır. Düşünün ki eğitim sıralamasında sonda bulunan bir ilin milli eğitim müdürü bunları konuşuyor. Sanki eğitimin hiçbir sorunu yokmuş ve bu sonunculukta kendisinin hiç payı yokmuş gibi alakasız gündemler belirleyip öğretmeni, halkı, bilimum Muş´u töhmet altında bırakarak şirin görünme konusunda tavan yapıyor. Milli irade diye ortaya attıkları bir kavramı unutup bir anda TBMM´nin %20´ sini hain ilan ediveriyor. Belli ki kendisi hain tespit cihazlarıyla donatılmış bir terminatör psikolojisiyle yaşıyor. Tabi okullarda tehdit ortamından dolayı insanlar kendilerini tam olarak ifade edemiyorlar. Çekiniyorlar. Özellikle genç öğretmenlere yönelik çok ciddi tehditler almış başını gidiyor. Sendikamızdan istifa etmeleri için özel seanslar ve ikna odaları çoktan kurulmuş. Ama tabi herkes öyle değil. Birileri çıkıp da bu lafların hiçbir gerçeği ifade etmediğini söyleyebiliyor hala.
Nitekim bu salvoların kol gezdiği bir atmosferde Eğitim-Sen üyeleri duruma itiraz ederek okulların siyaset yeri olmadığını hatırlatmak istiyor. Hatta bir arkadaşımız, kendisinin ve ailesinin İMC TV izlediklerini ve hain olmadıklarını, tek bir televizyon kanalı izlemeye zorlamanın doğru olmadığını ifade ederek sefere çıkmış milli eğitim müdürünün eğitim ile ilgili düşünceleri varsa onları paylaşması gerektiğini hatırlatıyor. Aralık 2015 dönemi yaşanan bu diyalogdan sonra, aradan yaklaşık 4 ay geçiyor ve Milli Eğitim Müdürünün konuşması esnasında düşüncelerini ifade eden ve hakaretlere ve ayrımcılığa karşı düşüncelerini söylemekten çekinmeyen arkadaşımız çok adil bir soruşturmaya tabi tutuluyor ve daha soruşturma devam ederken sürgün ediliyor ifadelerine yer verildi.
Bu Ülkeye İhanet Değil Midir? Yazılı açıklamanın devamında: Muş Milli Eğitim Müdürü, TV´lerle ilgili bu ülkede var olan 5 kanun, 21 yönetmelik, 10 yönerge, uluslararası ve kurumlar arası sözleşmelerle yayınların takibi konusunda bir görev mi edinmiştir? Bilmediğimiz bir RTÜK üyeliği mi söz konusudur? Sorulara devam ediyoruz: Yönetim kademesinde bulunanlarla aynı fikirde olmadığı için insanlara zulmetmek bu ülkeye ihanet değil midir?
Devletin çeşitli makamlarında oturup sadece aynı şeyleri düşünmedikleri için bu makamın yetkilerini kullanarak sürgün etmek insanlık suçu değil midir? Sizin siyasi çıkarlarınız, Muş´ un çocuklarının eğitim hakkından daha mı önemlidir? denildi.
4 Yıl Daha Uzatılabileceği Kararı Aldı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) idareci atama yönetmeliğinde yapılan değişikliğe de yer verilen yazılı basın açıklamasında: Muş ilinde görev süresi dolmuş 13 kişinin buna göre işletilecek takvimden sonra başka okullara tayin olması gerekirken görev süresi dolmuş malum yandaş sendikanın üyelerinin görev süresi uzatıldı ve Eğitim-Sen üyesi müdür yardımcılarının görev süresi uzatılmadı.
Milli Eğitim Bakanlığı idareci atama yönetmeliğinde bir değişiklik yaparak müdür yardımcılığı sınavından önce görev süresi dolmuş ve sınava girmesi gereken idarecilerin görev sürelerinin 4 yıl daha uzatılabileceği kararı aldı. Muş ilinde görev süresi dolmuş 13 kişinin buna göre işletilecek takvimden sonra başka okullara tayin olması gerekirken görev süresi dolmuş malum yandaş sendikanın üyelerinin görev süresi uzatıldı ve Eğitim-Sen üyesi müdür yardımcılarının görev süresi uzatılmadı. Hiçbir Eğitim-Sen üyesinin görev süresi uzatılmadı.
Üstelik bu isimler okullarına çok büyük faydalar sağlamış önemli idarecilerdi. Eğitim-Sen´e karşı işlenen ayrımcılık, nefret suçunun bir örneği de bu. Şimdi sorulara devam ediyoruz: Siz Muş´ ta tinerci çocuk sayısını mı azalttınız? Okul terklerinin önüne mi geçtiniz? Siz Muş´u Türkiye sıralamasının sonlarından mı kurtardınız? Başarısızlığınızı Eğitim-Sen´e haksız soruşturmalar açarak mı gizleyeceksiniz? Siz, bu insanların bir gün sizden hesap soracağını düşünemeyecek kadar kör bir durumda mısınız? ifadeleri kullanıldı.
Yaptıklarının Hepsi Nefret Suçu Kapsamına Giriyor İl Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan´ın yaptıklarının nefret suçları kapsamına girdiği iddia edilen açıklamanın devamında: Muş´un en başarılı öğretmenlerinden, emek harcayan, çocukları için olmaz denilen fedakarlıklar yapan bir öğretmen arkadaşımız için, yine Muş milli eğitim müdürü, okul müdürünü arayarak bu öğretmenin hafta sonu kurslarını kapatın ve bir daha o bahçeden içeri almayın. Demek suretiyle bir talimat veriyor. Bizler inanamadık.
Sonra Milli Eğitim Müdürüyle görüşmeye gittik ve kendisi bu talimatı verdiğini ifade etti. Şimdi bu tür talimatlar öncelikle eğitim camiasından biraz olsun nasibini almış kişilerin ağzından çıkmaz.
Çıksa çıksa sokak kabadayılarının ağzından çıkar. Şimdi soruyoruz: Milli Eğitim Müdürü ne yapmaya çalışıyor? Çalışma huzurunu bozmak gibi bir görev mi verildi kendisine? Şirin görünmeye çalıştığı kişi veya kişiler mi bu taleplerde bulunuyor? Milli Eğitim Müdürünün bu yaptıklarının hepsi nefret suçu kapsamına giriyor. Suç duyurusunda bulunuyoruz.
Eminiz ki hala vicdanlı birileri vardır ve de gerekli soruşturmalar başlayacaktır. Bu ilin milletvekillerine sesleniyoruz. Millet iradesine hain demek ne demektir? Bu milleti toptan hain ilan etmek kimin haddinedir? Çocukların eğitimi için çırpınan insanlar keyfi kararlarla sürgün ediliyor. Çocuklar öğretmensiz kalıyor veya eğitim hayatları sekteye uğruyor. Bu şahıs bize göre ya görevden alınmalı ya da onurlu yolu seçip istifa etmelidir. Devlet, bu yetkileri kişisel çıkarlar için vermez. Kamuda çalışanlar yetkilerini kendi siyasi fikirlerine uymayan insanlara zulmetme aracı olarak kullanamazlar.
Zaten Muş neredeyse her alanda Türkiye sonuncusu. Daha fazla Muş´ a zarar vermeye kimsenin hakkı yok. Bu ilde yanlı, taraflı, siyasi fikre göre hareket edilmesi alışkanlığından vazgeçilmelidir ifadeleri kullanıldı. Soruşturma İstatistiğinin Yayımlanmasını İstiyoruz Eğitim-Sen´in tek günahı din tüccarı olmamasıdır. Gerçek dinin öğrettiği ahlaklı olmayı, namuslu olmayı, hak ve hukuka riayet etmeyi önemsediği için bu sıkıntıları yaşıyor Eğitim-Sen sözleriyle devam eden basın açıklamasının son bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: Yoksa taklacı olmak, gelene ağam gidene paşam demek, cüzdanı şiştikçe daha fazla saldırmak gibi bir durumu kabul etseydik bunların hiçbirini yaşamazdık.
Muş Valisi ve Milli Eğitim Müdüründen soruşturma istatistiğinin yayımlanmasını istiyoruz. Bugüne kadar Eğitim-Sen üyeleri dışında kimlere soruşturma açtıklarını açıklasınlar. Öğretmene düşmanlık ederek bir yere varılamaz. Bunu eninde sonunda göstereceğimizden ve bizim hakkımızda eften püften gerekçelerle soruşturma açanları, o soruşturmalarda hangi düzeyde olursa olsun imzası bulunanları yargı karşısına çıkaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Muş Ovası Gazetesi