Muş Kardeşlik Platformu, Türkiye´nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yazılı basın açıklamasında bulunarak, harekata destek verdi. Barış Pınarı Harekatı, Bin Yıllık Kardeşliğimizi Kurtarmaya Yönelik En Hayatî Hamlemizdir! başlığı altında yazılı basın açıklamasında bulunan Muş Kardeşlik Platformu, Türkiye ve Suriye topraklarının unutulmaz iki büyük devlet adamı, Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı Sultan Muhammed Alparslan ile Eyyûbî Hükümdarı Selahaddîn´in şerefli evlatları, İslam dünyası üzerinde oynanan büyük oyunları, bugün tarihin en stratejik hamlesi ile boşa çıkarmıştır. Muş Kardeşlik Platformu olarak; ülkemizi çevrelemek, milletimizi cendereye alıp havasızlıktan öldürmek isteyen mihraklara karşı milletimizin şanlı tarihini hatırlatmakta hiçbir tereddüt göstermeyeceğimizin son örneği olan Barış Pınarı Harekâtını tüm kalbimizle destekliyor, kahraman ordumuza muzafferiyetler diliyoruz. Ülkemizin her köşesinde yüreği vatan sevgisiyle çarpan kurum ve kuruluşlarımızı, gönüllü teşekküllerimizi ve ferdan ferda her vatandaşımızı bu harekâta destek vermeye davet ediyoruz sözlerine yer verdi. Asırlardır Anadolu topraklarının hâkimi olan milletimiz, son 300 yıldır sömürgeci güçlerin, Siyonist emellerin ve bu emellere alet olan kuklaların örtük ya da açık operasyonlarına maruz kalmıştır denilen açıklamanın devamında, Kimi Hindû kimi yamyam kimi bilmem ne belâ / Hani tâûna da züldür bu rezil isti´lâ diyen Akif´in kimliklerini açık ettiği bu işgal sürüsü, bundan 100 yıl önce en büyük dersini Anadolu´nun yalın ayaklı, elleri nasırlı Mehmetçiğinden almış ve yenilmez denilen gemilerini denizlerimizde, mağlup edilemez denilen askerlerini topraklarımızda bırakarak çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale´de Anzakları, Cezayir´de lejyonerleri kullanan emperyalist zihniyet, Kuzey Suriye´de eli kanlı terör örgütlerini harekete geçirerek vekâlet savaşları ile sonuç almak, tarih yazılırken ülkemizi devre dışı bırakmak, topraklarımızda cetvelle sınırlar çizmek ve Siyonist devletçikler kurarak Anadolu çocuklarının asırlık yürüyüşüne Dur!´ demek istiyor. Ancak tarihe Dur!´ ya da İlerle!´ diyecek ulvî mefkûre, ancak tarih yapmaya muktedir milletlerin ruhunda bulunur. Asker ocağını Peygamber yuvası, sefere çıkmayı gazâ, can vermeyi şahadet bilen cengâverlerin, ölümü de tebessümle karşılayacağını anlamayan bu gafiller, Yılmam ölümden, yaradan, askerim / Orduma gazi dedi Peygamberim / Bir dileğim var, ölürüm isterim / Yurduma tek düşman ayak basmasın…´ diyen fedakâr milletimizin, topraklarına göz dikenlerin gözlerine diken dolduracağını unutmuş görünüyorlar ifadelerine yer verildi. İslam, Adı Üzerinde Barış Dinidir İslam´ın barış dini olduğu vurgulanan açıklamanın devamında, İslam, adı üzerinde barış dinidir. İslam, etnik kökenine ya da inanç aidiyetine, coğrafî mensubiyetine ya da siyasî görüşüne bakmaksızın tüm insanları barışın tarafı olmaya davet eden dindir. Müslümanlar tarihleri boyunca savaşın taraftarı olmamıştır, olamaz! İki Müslüman karşı karşıya geldiğinde ölenin de öldürenin de cehennemde olacağını söyleyen Hz. Peygamber, hayatının hiçbir döneminde hiçbir topluma saldırmamıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber´in tüm savaşları savunma savaşıdır. Ancak merhamet ve barış dini olan İslam, harp kaçınılmaz hale geldiğinde müntesiplerinin şecaat ve cesaret sahibi muharipler olarak en ön saflarda savaşa katılmalarını ister. Hz. Peygamber. Ey Müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Allah´tan hep selamet ve afiyet dileyin. Ancak eğer savaşmak zorunda kalırsanız o zaman da sabırla gerekeni yapın. Bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.´ Buyurmaktadır denildi. İslam´ın Muzaffer Ordusu Unvanını Koruyacaktır İslam´ın muzaffer ordusunu unvanının koruyacağı belirten açıklamada, Asırlık İslam devletlerinin son sığınağı, hilafet sancağının son emanetçisi, mazlum Müslümanların tek hamisi Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da İslam´ın muzaffer ordusu unvanını koruyacaktır. 15 Temmuz alçak darbe girişimiyle yok oluşun eşiğinden dönen ülkemiz, hain darbecilere inat din, iman, vatan ve bayrak sevdasını yüreklerine işlemiş gençleriyle yeniden tarih yazmaya başlamıştır. İçine sızmış FETÖ´cülerin, bebek katili PKK/YPG/PYD´nin tüm oyunlarına rağmen dimdik ayakta kalan devletimiz, Afrin ve Azez´de kahraman ordumuz eliyle bölgesel ve küresel güçlere vurduğu darbelerin bir yenisini bu sefer Fırat´ın doğusunda vurmak ve terör unsurlarını bütünüyle tasfiye etmek için bir gece ansızın Suriye topraklarına girmiştir. Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi / Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın / Gâlib et, çünkü bu son ordusudur İslâm´ın.´ Bizi yürekten yakan, kadim tarihi bağlarımızı kökünden sarsmaya sebep olabilecek şey; Büyük İblis Amerika, Sinsi Şeytan İngiltere, eli kanlı Fransa ve peygamber katili geçmişiyle İsrail´in bölgede katliamlara, acılara ve gözyaşına zemin hazırlayan politikaları değildir. Bizi esas derinden yaralayan; Kâbe´ye ve Hz. Muhammed´in aziz na´şına ev sahipliği yapan Suud´un, Hz. Musa ile Hz. Yusuf´un mirasçısı Mısır´ın ve onlara akıl hocalığı yapan Birleşik Arap Emirlikleri´nin işbirlikçi tutumlarıdır. Bugün Suud yönetimi Ebu Bekirlerin, Ömerlerin mirasını bir yana atarak Haccâc gibi ve Yezid gibi zalimlerin yolunu yol edinmiştir. Hz. Musa ve Hz. Yusuf´a sırtını dönen Mısır yönetimi, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi diktatörlerin ideallerine hizmet eder hale gelmiştir sözleri kullanıldı. Kaosa Sürüklemek İsteyen İçerideki Hainlerdir Öfkemizi kabartan diğer bir husus, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu halde, vatanını bölücü ve ayrıştırıcı politikalarla kaosa sürüklemek isteyen içerideki hainlerdir denilen açıklamada son olarak, Yıllardır Kürt halkının saf duygularını istismar ederek erkeklerini dağlarda katleden, kızlarını mağaralarda telef eden terör örgütü ile onun şehirdeki sözcüleri durumundaki siyasetçiler, sanatçılar ve düşünürler, Türkiye´nin meşru müdafaa hakkını sorgulamaya ve uluslararası mahfillerde ülkemizi bir üçüncü dünya devleti olarak lanse etmeye çalışmaktadır. Türkiye´nin Suriye´de ne işi var?´ diyenlere, Diyarbakır´da zılgıtlar eşliğinde linç edilen Yasin Börü ve arkadaşlarının; Nusaybin´de YPG´li teröristler eliyle katledilen 9 aylık Muhammed Ömer Saar´ın toprak altında ne işi var?´ diye sormak isteriz. Diyarbakırlı anneler HDP İl Başkanlığı önünde ne geziyor?´ diyenlere, Amerikalılar Aynu´l-Arab´da akraba ziyaretine mi geldiler?´ diye sormak isteriz. YPG Fırat´ı geçecek, siz de mal mal bakacaksınız.´ diyenlere, Türkiye Fırat´ın doğusuna geçecek; YPG ve siz yerli işbirlikçileri de ağlayarak izlemek zorunda kalacaksınız.´ demek isteriz. Yüz yıldır çıkmış olduğu tarihî yürüyüşünden bir adım geri atmayan Türkiye Cumhuriyeti, atalarından emanet aldığı hak ve adalet sancağını sorumlu olduğu İslam coğrafyasında kıyamete kadar dalgalandıracaktır inşallah. (Ey inananlar!) asla gevşeklik göstermeyin ve hüzne kapılmayın! Çünkü gerçekten Allah´a inanmış iseniz başkaları değil, ancak sizlersiniz üstün olan!´ ayet-i kerimesine uygun biçimde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimiz, bölgesinde ve dünyada iddia sahibi olmaya devam edecektir ifadeleri kullanıldı.
Fırat Demir – Haber49 Gazetesi