1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle bir araya gelen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Muş Şubeler Platformu üyeleri, Taksim meydanının kutlamalara kapatılmasına, düzenledikleri basın açıklaması ile tepki gösterdiler. Düzenlenen basın açıklamasına katılanlar 5 dakikalık oturma eylemi yaptıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldılar.
KESK Muş Şubeler Platformu tarafından dün saat 12.30’da belediye meydanında basın açıklaması düzenlendi. KESK Muş Şubeler Platformu adına basın açıklamasını okuyan TÜM-BEL SEN Muş Şube Başkanı ve KESK Muş Şubeler Platformu dönem sözcüsü Uğur Turan, İstanbul’da Taksim meydanının kutlamalara kapatılmasına tepki gösterdi. Tüm dünya emekçilerinin birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kutlamak için Türkiye’nin dört bir yanında alanları dolduran işçilere, kamu çalışanlarına, öğrencilere, siyasi partilere ve demokratik kitle örgütlerine merhaba diyerek sözlerine başlayan Uğur Turan, “AK Parti hükümetinin zulmüne, İstanbul Valisinin despotluğuna karşı, 1 Mayıs’ı emekçilerin gözbebeği Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen göz bebeklerimize, emekçilere selam olsun! 2008 yılı 1 Mayıs’ı, son yıllarda yaşadığımız en önemli tarihsel dönemeçlerden biri olmuştur. 6 yıla yakın bir zamandır iktidarda olan AK Parti Hükümetinin emekçilere, demokrasiye, özgürlüklere yönelik tahammülsüz ve antidemokratik tavrı en açık biçimiyle ortaya serilmiştir. 2008 1 Mayısı, yıllardır özgürlük ve demokrasi laflarını yalnızca kendi çıkarları söz konusu olduğunda aklına getiren AK Parti hükümetinin riyakârlığını adeta turnusol kağıdı gibi açığa çıkartmıştır. Açığa çıkan AK Parti’nin karanlığıdır, açığa çıkan AK Parti’nin baskıcılığıdır, açığa çıkan AK Parti’nin emek düşmanlığıdır” dedi.
Turan, “Konu türban olduğunda “özgürlük sevdalısı” kesilenler, konu kapatma davası olduğunda “demokrasi havarisi” kesilenler, konu 1 Mayıs olduğunda, konu emekçiler olduğunda “taş” kesilmektedir. AK Parti iktidarı boyunca oynadığı oyunu bu sene de oynamıştır. Yapılan yarı resmi açıklamalarla kamuoyunda büyük beklentiler yaratıp, ardından geleneksel çizgiye teslim olan, ondan bir adım bile sapmayan AK Parti hükümeti, yine aynı numarayı yapmıştır. Daha önce Kürt Sorunu’nun çözümü, demokratikleşme adımları, Anayasanın değiştirilmesi, 301. maddenin kaldırılması konularında kamuoyunda beklenti yaratıp sonradan yan çizen AK Parti, 1 Mayıs konusunda da yan çizmiştir. SSGSS yasasının kamuoyunda tartışıldığı günlerde 1 Mayıs’ı tatil edebiliriz söylentilerini çıkartarak emekçilerin öfkesini yatıştırmayı amaçlayan AK Parti, 1 Mayıs’ı Emekçi Bayramı olarak tatil etmek yerine, “emek ve dayanışma günü” ilan edip verdiği sözlerin arkasında durma cesaretini gösterememiştir. AK Parti, 1 Mayıs’ı ve 1 Mayıs Meydanlarını emekçilere yasaklayabilmek için öyle gerekçeler üretmiş öyle laflar etmiştir ki emekçilerin öfkesini kazandığı gibi komik durumlara da düşmüştür. 1 Mayıs’ı tatil ilan etmenin maliyetinin 2 Milyar YTL olduğu, Türkiye’de zaten çok sayıda tatil olduğu gibi gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan gerekçeler AK Parti’nin konuya olan yaklaşımının ciddiyetsizliğini ve samimiyetsizliğini göstermiştir. Aynı AK Parti 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasına önce Başbakanın “ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar” lafıyla karşı çıkmış ardından, “Taksime çıkmak anayasaya karşı gelmektir”e kadar uzanan demeçlerle adeta emekçiler terörize edilmeye çalışılmıştır. Oysa geçen 1 Mayıs’ta da gördük ki, 1 Mayıs’ta ortaya çıkan şiddetin kaynağı devlettir. Hükümetinden, Valisine, emniyet müdürüne kadar herkes Taksim Meydanı’nda yaşanan şiddetin sorumlularıdır. Günlerdir yaptığı açıklamalarla ortamı sürekli geren İstanbul Valisi, İstanbul’da adı konulmamış bir sıkıyönetim ilan etmiştir” diye konuştu.
Emeğin haklarına ve değerlerine saygı duymadan, ne demokrasiye, ne de özgürlüklere sahip çıkılamayacağını söyleyen Uğur Turan, “İktidarda olduğu yıllar boyunca daima emek karşıtı siyaset yürüten, IMF ve Dünya bankası güdümünde neoliberal politikalarla emekçileri sefalete mahkûm eden AK Parti’nin bu tutumu şaşırtıcı olmadı. Kamu emekçilerinin grev ve toplu sözleşme hakkını tanımayan, bizleri sefalet ücretlerine mahkum eden, işçilerin kıdem tazminatlarına göz diken, kadınların eşitlik taleplerini duymazdan gelen, gençleri baskı altında tutan, SSGSS yasasıyla sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızı elimizden alan AK Parti hükümeti’nden başka bir şey beklemiyorduk zaten. Bizler yılmayacağız. AK Parti neoliberal politikaları uygulamakta ne kadar kararlıysa, biz de haklarımız ve geleceğimiz için mücadele etmekte o kadar kararlıyız. Toplumsal mücadeleler tarihi göstermiştir ki, emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin kararlılığı karşısında hiç kimse duramaz. Bizler bugün dün olduğundan çok daha inançlı, çok daha kalabalık ve çok daha cesuruz. SSGSS yasasına karşı verdiğimiz kararlı mücadele, emekçilerin ortak mücadelesiyle neler yapabileceğini göstermiştir. Emekçiler birlikte mücadele ederse 1 Mayıs da Bayram olur, emekçiler birlikte mücadele ederse 12 Eylül’ün yasakçı yasaları ortadan kalkar, emekçiler birlikte mücadele ederse Kürt Sorununu barışçıl demokratik bir çözüm getirilir, emekçiler birlikte mücadele ederse savaşlar durur, emekçiler birlikte mücadele ederse başka bir Türkiye, başka bir dünya kurulur. Buradan hep birlikte söz veriyoruz! Karanlığın, baskıların, yoksulluğun, sefaletin dünyasına karşı, başka bir Türkiye kuruncaya kadar mücadele edeceğiz! Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü!” ifadelerini kullandı
Topkan Haber Ajansı