Kadına yönelik aile içi şiddet araştırması hakkında basın bildirisi yayınlayan KAMER Muş Şube Başkanı Nezahat Yılmaz, ülke genelinde 10 kadından en az dördünün şiddete maruz kaldığını söyledi
Kadın Dayanışma Merkezi Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet hakkında basın bildirisi yayınladı. Kadın Dayanışma Merkezi (KAMER) Muş Şube Başkanı Nezahat Yılmaz yapmış olduğu açıklamada, “T.C Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, ICON Institute Public Sector, ve BNB konsorsiyumu tarafından gerçekleştirilen, Avrupa Birliği ve Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından finance edilen, Türkiye’de Kadına Yönelik Aile içi şiddet Araştırması’nın sonuçları Ankara’da yapılan bir toplantıda açıklandı. 17,168 haneden 12,795 kadınla görüşülerek gerçekleştirilen bu değerli çalışmada Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sabahat Tezcan sahsında emeği gecen herkese teşekkür ederiz” dedi.
Yılmaz açıklamasında şunlara yer verdi: “Bu araştırmanın sonuçları KAMER’in 1997 yılından beri yürütmekte olduğu kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmaların da elde ettiği tespitleri doğrulamaktadır. Türkiye genelinde 10 kadından 4’ü hayatında en az bir kez eşi veya birlikte olduğu kişi(ler) tarafından fiziksel şiddete maruz kalırken, bu oran ülkenin doğusunda 10’da 5’e yükseliyor. Türkiye genelinde cinsel şiddet yasayan kadınların oranı ise yüzde 15; bu oran doğuda yüzde 29’a kadar yükseliyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe şiddet yaşama oranı azalmaktadır. Buna rağmen lise mezunu her 10 kadından 3’ü aile içi fiziksel veya cinsel şiddet yaşamaktadır. Refah düzeyi düştükçe aile içi fiziksel veya cinsel şiddet oranı yükselmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük her iki kadından biri fiziksel veya cinsel şiddet yasarken, yüksek gelirli kadınlar arasında bu oran 10’da 3’tur. Yukarda verilen oranlar kadınların ev içinde esleri veya birlikte oldukları kişiler tarafından yaşadıkları şiddeti yansıtmaktadır. Eşleri veya birlikte oldukları kişiler dışındakilerden kadınlara yönelik şiddet oranları oldukça daha düşüktür. Bu da kadının şiddet yasama riskinin en güvende olması gereken yerde, evinde, en yüksek olduğunu göstermektedir. Türkiye genelinde hayatına son vermeyi düşünmüş olan kadınların oranı yüzde 11 iken yine ülke genelinde fiziksel veya şiddet yaşamış kadınlar arasında bu oran 3 katına çıkıyor. İntihar düşüncesi oranı ülkenin doğusunda yine daha yüksek. Bu araştırma sonuçlarından en çarpıcısı fiziksel veya cinsel şiddet yaşamış kadınların yüzde 92’sinin bu şiddet sonucunda hiçbir kurum veya kuruluşa başvurmamış olması. Şiddet yasayan kadınlardan polis/jandarma, savcılık/avukat ve sağlık kuruluşlarına başvurma oranları yüzde 4 olarak ortaya çıkıyor. Şiddet konusunda destek veren kadın kuruluşlarına başvurma oranı ise yüzde 1’in altında. Bu da gösteriyor ki yıllardır anlatmaya çalıştığımız şiddet tablosu yaşananın sadece yüzde 1’ini temsil etmektedir. KAMER gibi şiddet alanında çalışan kadın örgütlerinin daha fazla kadına ulaşabilmek için güçlendirilmesi ve sürdürülebilirliklerinin sağlanması gerekmektedir. Bu çarpıcı sonuçlar doğrultusunda tüm resmi kurumların 2006/17 Başbakanlık Genelgesi’nin tarif ettiği görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri acil ve önemlidir. Kadına yönelik şiddet ciddi bir sosyal risk ve insan hakları sorunudur. Oysa KAMER hala bazı illerde İnsan Hakları İl Kurumları’na kabul edilmemiştir. Kadın kuruluşları birçok ilde Sosyal Riski Azaltma Projesi gibi kaynaklardan yararlanamamaktadır. Bugüne kadar kadına yönelik şiddet konusunda veri eksikliğinden ve kirliliğinden bahsedilirken, artik elimizde bilimsel bir çalışma sonucu elde edilen göz ardı edilemez bir tablo vardır. Bundan sonra yaşanacak kadına yönelik her şiddet olayının ve cinayetin sorumluluğu her birimize ait olacaktır”.
Muşun Sesi Gazetesi