Eğitim Bir Sen, memurların yaz kıyafetleri hakkında basın açıklamasında bulundu.
Konu ile ilgili olarak yapılan açıklamada: “Şube Başkanımız Güler, her şeye hümanist yaklaşan birtakım insanın başörtüsünü duyunca kırmızı görmüş boğa gibi saldırganlaştığını ifade ederek, “Neresinden çıkardığı, hangi mantık ölçüleri ile dillendirdiği belli olmayan yorumlarına başlıyorlar hemen. Vay efendim laiklik, vay efendim cumhuriyet, devrim vb. hikayeler… Ama yeter artık! Kadın erkek eşitliğini dillendireceksin, gündem oluşturacaksın, programlar yapıp, insanların feminist duygularını galeyana getireceksin, diğer tarafta sadece, inancının gereğini yerine getirmeye çalışan kadınlara hayat hakkı tanımayacaksın. Bu koca yalanlar, çifte standartlar bitmeli artık. Bu ülkede önce kadın-kadın eşitliğinin sağlanması gerekiyor” dedi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 18. maddesinde, ‘Devlet memurlarının; kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak zorunda olduklarının belirtildiğine dikkat çeken Güler, “Bu hükme dayanılarak hazırlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik ise 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu yönetmelikte 10.12.2001 tarih ve sayılı 2001/3459 Bakanlar Kurulu Kararı ile değişiklik yapılmış ve kadınların giyebileceği kıyafetlerde değişikliğe gidilmiştir (Pantolon giyme serbestliği). Yine Başbakanlık makamının, 2007/14 numaralı genelgesi ile de yaz kıyafeti uygulaması süresince, erkek personelin makam odalarına girerken ceket giyme ve kravat takma zorunluluğunun kaldırıldığı ifade edilmiş, resmi elbise (üniforma) giymek zorunda olanların ise ilgili kurum ve kuruluşların özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara tabi olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan, yönetmeliğin 11. maddesinde, yaz döneminde personelin kılık ve kıyafetinin 15 Mayıs-15 Eylül arasında uygulanacağı belirtilmiştir” dedi. Her yıl Mayıs ayının ikinci haftasının, kamuda çalışanlar için yaz kıyafet uygulamasına geçişin adı olduğunu kaydeden GÜLER, şunları söyledi: “Henüz kıştan yeni çıkmış, baharın havasını yeni solumaya başlasak da, o gün geldiğinde derin bir oh çekeriz. Boynumuzu havasız bırakırcasına sıkı sıkı saran gömlek yakalarının üzerine, bir de kravatın gerdirilerek takılması, yetmezmiş gibi bir de üzerine ceket, al sana medeni kıyafet, medeni insan! Termometreler 15-20 dereceleri vurduğunda çalışanlar arasında mırıldanmalar başlar. Mayısın 15’i rahatlığın, hatta özgürlüğün tarihi olur adeta. Ama gelin görün ki, ömrünün sonuna dek bu özgürlüğü bekleyen kadınlarımız nice haldeler? Evet, ömürlerinin sonuna dek. Kaç nesli sosyal hayattan, çalışma hayatından dışladı, ekmeğini, emeğini elinden aldı bu zorba dayatma. Peki, ama nereye kadar? Bakanlar Kurulu yönetmeliğe ekleme ya da çıkarmalar yapmış, yapabilmiştir. Öyleyse 15 Mayıs 2012, ülkemiz kadınları adına neden bir özgürlüğün adı olmasın? Sayın Başbakanımızı ve Milli Eğitim Bakanımızı ve diğer bakanları bu drama son vermeye çağırıyorum” dedi.
Muş Ovası Gazetesi