Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Muş Şube Başkanlığı Yürütme Kurulu´nca son dönemde yaşanan olaylar hakkında yazılı basın açıklaması yapıldı.
Savaş ve baskı politikalarına karşı üretimden gelen gücümüzü kullanacağız! Sondan söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Endişeliyiz! Endişemiz büyük! başlıklı yazıda, yaşanan ölümlerin ve vatandaşların temel ihtiyaçlarından mahrum kalmasının kaygı verici olduğu vurgulandı.
Açıklamada: Atılan her kurşunda, çocuk, kadın, genç, yaşlı her ölümde, mahalle sokaklarına giren tankların palet seslerinin kulaklarımızı sağır edercesine çoğalmasında, sayısız ilçenin ve mahallenin tanklarla, toplarla, savaş uçaklarıyla abluka altına alınmasında, boşaltılan her okulda, her yurtta, her hastanede, her kurumda, sokağa çıkma yasaklarıyla, yüzbinlerce insanın peşinen açlığa, susuzluğa mahkum edilmesinde, bırakın sokağa çıkmayı, evinin penceresinden bakan kim olursa olsun namluların hedefi haline gelmesinde, yurttaşlık haklarını kullanamamaları bir yana, en temel hakları olan yaşama haklarının bizzat devlet tarafından ellerinden alınmasında, Devlet güvencesiyle savaşa sürüklenen yoksul çocuklarının çaresizliklerinde, bir arada yaşama umudunun geçen her gün, her saat, yüreğimiz ağzımızda, kulağımız gelecek acı haberi beklerken endişemiz artıyor! denildi.
Şehirler abluka altına alınıp boşaltılmakta Bakanlık kararıyla hizmet içi eğitim kapsamına alınan 3 bin 800 öğretmenin ilçelerden çıkarıldığı ve bunun sonucunda 40 bin öğrencinin kaderlerine terk edildiği vurgulanan açıklamanın devamında: Doğu ve Güneydoğu´da uygulanan sokağa çıkma yasakları, savaş halini andıran askeri yığınaklar, okulların, hastanelerin ve devlet dairelerinin karargâhlara dönüştürülerek çatışmaların bütün bölgeye yayılmasıyla birlikte ilçeler, şehirler abluka altına alınıp boşaltılmakta, yüzlerce insan evlerinden alınarak kapalı spor salonlarına hapsedilmekte, çocuklar ve kadınlar hedef alınarak katledilmektedirler. İnsan cesetleri günlerce sokaklarda bırakılmakta, almaya çalışan yakınlarına ateş açılmaktadır.
Devlet, yaklaşık 3 bin 800 öğretmeni savaş boyutundaki operasyon öncesi hizmet içi eğitim adı altında ilçelerden çıkarırken 40 bin öğrenciyi kaderlerine terk etmekle ve sağlık emekçilerini hastanelere hapsetmekle çok tehlikeli bir mesaj vermiştir.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri savaş düzenine göre yeniden dizayn edilmektedir ifadelerine yer verildi. Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!
44 çocuğun hayatını kaybettiği 52 çocuğun ise yaralandığı Temmuz ve Kasım aylarına tanıklık etmenin ardından kirli bir savaşın devam etmekte olduğu belirtilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: Artık miting yapmanın, sokağa çıkmanın, hatta pencereden dışarıya bakmanın dahi ölümü göze almakla eşdeğer olduğu bir Türkiye´de yaşamaktayız! Hatta bırakın muhalif olmayı, akıl tutulması yaşadığımız bu süreçte, Temmuz´dan Kasım´a kadar 44 çocuğun öldürüldüğü, 52 çocuğun da yaralandığı medyada yer almaktadır. Biz Eğitim-Sen olarak, duyduğumuz sorumluluk gereği, gidilen yolun, kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yol olduğunu; bu kirli savaşta çocukların, kadınların, yoksulların, işçilerin, emekçi halk kitlelerinin en ağır bedeller ödeyeceğini bir kez daha yineliyoruz.
Daha kaç kez söylememiz gerekecekse, bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar söyleyeceğiz: Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir! Savaş, cinayet demektir! Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir! Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir! Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır! Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir! Savaş, savaş kararı olanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir! Savaş sürdükçe halk konuşamayacak! Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek! Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkum olacak! Öldürülenler bizim çocuklarımız!
Yaşasın halkların kardeşliği! Yaşanan ölümler ve çatışmaları protesto etmek amacıyla sendika olarak 29 Aralık Salı günü hizmet üretilmeyeceği ve saat 11.00 itibariyle basın açıklaması yapılacağı ifade edilen açıklamanın son bölümünde: Akan kan ve gözyaşlarını durdurmanın tek çaresi, halklara karşı açılan bu savaşı derhal durdurmaktır!Savaş isteyenler, katliam ve cinayetleri yaygınlaştıranlar şunu çok iyi bilsinler ki, bizler kardeşlerimizin elini sımsıkı tutacak, her koşulda birlikte olacak, birlikte mücadele edeceğiz.
İki halkın birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara inat, ortak geleceğimizi kurmak için daha da birbirimize kenetleneceğiz. Son kişi kalana kadar barış ve demokrasi mücadelesini sürdürmekten geri kalmayacağız.
Gün, yaşananları seyretme günü değil, içeride ve dışarıda savaş! çığlıkları atanlara karşı yüksek sesle ve cesaretleÖldürülenler bizim çocuklarımız! Yaşasın halkların kardeşliği! diye haykırma günüdür.
Gün, savaşı durdurma, barışı inşa etme günüdür. Bu nedenle diyoruz ki: Yaşatmak için barışa ses ver!Bugün barış demek, savaş çığırtkanlarının politikalarına engel olmak demektir! Bugün barış demek, iktidarlarını ve zenginliklerini korumak isteyenlerin çocukları, kadınları, gençleri, yoksulları savaş ateşine sürüklemesine karşı çıkmak demektir!
Bugün barış demek, işsizliğe, açlığa, sermaye köleliğine hayır demektir! Bugün barış demek, yolsuzluklara, adaletsizliklere, hukuksuzluklara isyan etmek demektir! Bütün bu nedenlerle biz, savaşa karşı barış için 29 Aralık 2015 Salı günü Eğitim-Sen olarak üretimden gelen gücümüzü kullanarak hizmet üretmeyeceğiz! Aynı gün, saat 11.00´da Belediye meydanında olacağız. Bütün emek ve demokrasi güçlerini savaşa karşı kardeşliği ve barışı inşa etmek için alanlarda yan yana olmaya davet ediyoruz ifadelerine yer verildi.
Muş Ovası Gazetesi