Büyük Birlik Partisi (BBP) İsrail’i kınadı. Büyük Birlik Partisi (BBP) Muş İl Başkanlığı, bugün yapılacak mitinge halkı davet etti. Büyük Birlik Partisi tarafından yapılan basın açıklamasında: “İsrail terör devleti olduğunu yaptığı son askeri müdahaleyle bir kez daha göstermiştir. Tamamen insani yardım amacıyla Gazze’ye giden gemilere ve bunlarda bulunan masum sivillere karşı Allah ı Peygamberi tanımayan karanlığın çocukları İsrail’in askeri müdahale etmesi ve 9 kişinin öldürülmesi 19 kişinin de yaralanması olayı hiçbir şekilde kabul edilemez. Yüreğimiz kan ağlasa da, şehidler kayıp değil aksine kazançtır bizim için. Biz gemide şehid olan kardeşlerimizin kanının peşinde değiliz. Onlar canlarını feda ederek ümmetin uyanışına, haykırışına, özüne dönmesine vesile oldular.İsrail’in şiddet ve nefretle kınadığımız bu saldırısı aslında bütün insanlığa açtığı bir savaştır. O gemilerde 60 farklı milletten insanlık onuru ve vicdanının sesi olmaya gelmiş, masum siviller vardır. O gemilerdekiler terörist değildir. Bazıları yazar, gazeteci, milletvekili, doktor, işadamı, öğrenci, çocuk olan masum sivillerdir. Bu masumlar insanlık vicdanını harekete geçirmek için kendi canlarını feda etmişlerdir. İnsanlık için bir araya gelen bu küçük topluluk, kahramanca ve asil bir davranış göstererek insanlık adına insanlık tarihine geçecek onurlu bir mücadele göstermişlerdir. Nemrut’un ateşine su taşıyan karıncalar gibi, İsrail’in vahşetine ve yıllardır bölgeyi yakıp yıkan terör ateşine bir damla su dökmek için canlarını feda etmişler ve dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmışlardır. Evet onlar başardılar.
Dünya kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardılar. Şehitler verildi, masum kanlar aktı ama dünyanın dikkati çekilmiştir. İsrail’in kirli yüzü bir kez daha ortaya çıkmıştır. Allah onları yanına almıştır. Onlar insanlığın medar-ı iftiharıdırlar. “Müminlerden öyle er oğlu erler vardır ki, Allah’a verdikleri sözü yerine getirmiş ve bu uğurda canlarını vermişlerdir. Kimileri de, bu anı beklemektedirler. Onlar, ahidlerini asla değiştirmediler.” (Ahzab, 33/23). Had bilmez, hukuk tanımaz, her işinde ancak terör devletlerinin yöntemi olacak bir şekilde hareket eden İsrail’e artık dur denmesi gerekmektedir. Gazze, İsrail toprağı değildir. Gazze’yi işgal etmişlerdir. İsrail, burayı kendi toprağı gibi görüp, kendi uluslararası sularının güvenliğini sağlama bahanesine sığınma gibi bir hakkı yoktur. İsrail uluslar arası hukuku ihlal etmiş, dünyaya racon kesmiştir. Bu dakikadan sonra medeni dünyanın yapacağı iş, İsrail’e haddini bildirmektir. İsrail’i dünya kamuoyunda yalnızlaştırmak, dışlamak ve cezalandırmak insanlığın barış ve huzuru için şarttır. Biz o Allah tan, Peygamber den korkmayan karanlığın çocukları gibi şereften ve karekterden noksan insanlar değiliz. Biz millet olarak tarihimiz boyunca hep mazlum milletlerin yanında olmuşuzdur. Bundan yaklaşık 500 yıl önce İspanya’dan sürülen Yahudilere, gemilere bindirilip denize atılması düşünülen Safarat Yahudilerine sahip çıkan Osmanlı olmuştur. Osmanlı toprakları onlara açılmış huzur ve güvenlikleri sağlanmıştır. Bugün de mazlum Gazze halkı için harekete geçtik. Ne yazık ki İsrail, kendi geçmişlerini unutarak, yardım gemilerinde bulunan sivillere alçakça saldırı yaparak, içlerinde vatandaşımız da olan 9 aktivisti şehit ederek hain yüzlerini göstermiş oldular. İsrail’i şiddetle kınadığımızı belirtiyoruz. Elçiye zeval gelmez şiarına uymayan İsrail’i şiddet ve nefret duyguları içinde kınarken bizlerin millet olarak asaletimize yakışır şekilde davranacağımız bilinmelidir. Bizim muhatabımız terörist korsan devlet olan İsrail’dir. Nefretle kınadığımız İsrail devletidir. Firavun o gün neyi temsil ediyorduysa, bugün İsrail de o nu temsil ediyor. Unutulmamalı ki! O gemiye binen iyi yürekli, yiğit insanlar hareket ederken Asıl bundan sonra iş size düşecek diyerek, adeta başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada ki İslam Ülkelerine ve dünya ya mesaj verdiler. İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere silahlı müdahalesiyle başlayan ve hükümet tarafından İsrail’le ilişkiler açından yeni bir milat olarak kabul edilen süreç tutukluların serbest bırakılmasıyla rafa kaldırılmamalıdır. İsrail’in yaptığı yanına kâr kalmamalıdır. İsrail’e yönelik her türlü yaptırım en son şiddetiyle uygulanmalıdır. Olayın ciddiyeti ortadadır. İsrail, Türkiye’ye karşı adeta savaş ilan etmiştir. Yaptıklarının Türkçe açıklaması budur. Olayı basit bir saldırganlık olarak görerek toplumsal öfkeyi yatıştırma hesabıyla hamasi ve edebi cümlelerle olayı geçiştirmeye çalışmak devlet olma vakarı ve sorumluluğu ve de Türk devlet geleneğine yakışan bir tavır değildir. Türk’ün merhameti gibi öfkesi ve intikamı da büyüktür. Hükümet buna yakışır bir tavır göstermelidir. Aksi halde süreç ikinci çuval olayı olarak adlandırılacaktır. Şöyle ki, İsrail, bayrağımızın dalgalandığı gemiye pervasızca saldırmış, üstelik uluslararası sularda hukuk tanımadan vahşice silahlı müdahalede bulunmuş, vatandaşlarımıza kurşun yağdırmış, yaralıları bile kelepçelemiş, bütün bunlara rağmen pişkince bize racon üstüne racon kesmiştir. Gazze ablukası kırılamamış, olaylar İsrail’in planladığı gibi yürümüş, Türkiye’nin bölgenin abisi iddiası ve karizmasına adeta çizik atılmıştır.
ABD devreye girmeden İsrail’den bilgi bile alamayan bir Türkiye görüntüsü söz konusudur. Kendimizi kandırmanın anlamı yoktur. İsrail, Türkiye’den çekinmediğini çok net bir şekilde göstermiştir. İnsani yardım gemilerine yapılan insanlık dışı eylemiyle İsrail, insanlık tarihi ve medeniyetinde kara bir sayfa daha açmıştır. İsrail’in yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Türkiye’nin yapacağı birçok yaptırım vardır. Hükümetin öncülüğünde TBMM’den İsrail’in terör devleti olduğu kararı çıkarılmalıdır. Uluslar arası mahkemelerde İsrail aleyhine davalar açılmalıdır. İsrail’le yapılmış bütün ikili anlaşmalar sonlandırılmalıdır. Ticari ilişkiler bitirilmelidir. Başbakan R. Tayyip Erdoğan Musevi Lobilerinden aldığı nişan ve beratları iade etmelidir. Erdoğan Medeniyetler İttifakı Eşbaşkanlığı’ından ivedilikle ayrılmalıdır. En önemlisi, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyesi olmasıyla sürekli övünen hükümet hiç zaman kaybetmeden İsrail’in nükleer gücüne dikkati çekerek, BM’nin yaptırımlar uygulaması için somut adımlar atmalıdır. Milli mesele ve milli onurumuz olarak gördüğümüz bu konuda Hükümetin doğru işlerinde sürekli yanlarında olacağımızı fakat yanlışlarında da en sert şekilde karşılarında bulunacağımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz. Allah ı tanımaz, Peygamberi bilmez karanlığın çocukları İsrail in, Filistin de, Gazze de müslüman kardeşlerimize uyguladığı zulmü kınamak, o kardeşlerimize gemilerle insani yardım götüren İyi yürekli, yiğit, fedakar insanlara destek vermek için 04.06.2010 Cuma günü, Cuma namazının ardından saat 01.00 de Belediye Meydanında miting düzenleyeceğiz. O gemide olanlar Ümmetin onurunu ayaklar altına almadılar, direndiler, hedefe doğru can pahasına yürüdüler. Şimdi sıra biz de, gemide olmak isteyipte olamayan, yüreği yanan, dualarla destek olmaya çalışanlar, bir zulüm görürseniz dilinizle müdahale edin emri nin gereğini yerine getirmek için toplanacağız. Sadece Şanlı Türk Bayrağımızın ve Filistin Bayraklarının olacağı bu mitingde Bir olmaya, zulmü lanetlemeye, Mazlumun yanında, zalimin karşısında olduğumuzu göstermek için B.B.P dahil, hiç bir Parti, Sendika, Dernek vs. nin bayrağının olmayacağı bu mitingimize, bütün partililerimizi, sendika ve dernek üyelerini, kardeşlerimizi, bacılarımızı ve gençlerimizi davet ediyoruz” denildi.
Muş Ovası Gazetesi