Son günlerde gündemi en çok meşgul eden dershanelerle ilgili olarak yazılı basın açıklaması yapan Büyük Birlik Partisi (BBP) Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has, geçtiğimiz yıllarda yapılan sınavlarda on binlerce öğrencinin sıfır çektiğine dikkat çekti.
Has, Eğitim sorunları tam anlamıyla çözülmedikçe millet ihtiyaç duydukça öğrencilerini dershanelere, onlarda kapatılırsa özel ders verenlere göndermeye devam edecektir. Bundan sadece toplumun büyük bir kesimini oluşturan maddi gücü olmayan öğrenci ve veliler her zaman olduğu gibi etkilenecek ve durumu iyi olan azınlıklar ise faydalanacaktır dedi.
BBP İl Başkanı Has müfredat ile ilgili düzenleme yapılması gerektiğini belirtirken, Sınıflara bir değil üç tane akıllı tahta da koysanız, öğrenciye bir değil üç tane bilgisayar da verseniz eğitimde ki problemleri bu şekilde çözemezsiniz. Başta müfredatla ilgili düzenleme yapmanız gerekir, okullarda iyi, kaliteli eğitim sistemini getirmeden, kaliteli öğrenci yetiştirilmesi için çaba sarf etmeden başarılı olamazsınız. Okul, yalnızca üç-beş formül ile pozitif bilime dayalı bazı test pratiklerini ezberletmenin yeri değil, esas itibariyle şefkatin, sevginin ve diğerkâmlığın aktarıldığı; insanı, kâmil olma standardına ulaştıracak frekansların belirlendiği mekânlardır. Hayatımıza yön verecek kaide, düzen ve şuurun şekillendiği kurumlar bunlardır diye konuştu.
Eğitimdeki yetersizliklerle de de dikkat çeken Has, Eğitim seviyesinde ki durumumuz ortada. Geçtiğimiz yıllarda ki yapılan sınavlarda on binlerce öğrencimiz sıfır çekmişti. Bu sıfır çeken öğrencilere şu an ki bakanlık çözüm buldu. Eski sisteme göre yanlış doğruyu götürüyordu, şimdi yanlış doğruyu götürmeyecek ve dolayısıyla sorun da çözülmüş oldu! Artık eğitimde sıfır çeken öğrenci olmayacak. Bununla Milleti kandırıyorlar. Bu gerçekçi bir çözüm mü? Eğitime katkı sağlayan bir çözüm mü? Yoksa göstermelik istatistiksel bir çözüm mü? Bugün hala Anadolu ve Fen Liselerine giden öğrenciler de dahil olmak üzere dershanelere, özel ders verenlere maddi imkansızlıklara rağmen gidiyorsa, bu eğitimdeki yetersizliğin göstergesidir. Üniversiteyi bitirenler dahi bugün KPSS sınavları için dershanelere gidiyorsa kimse bizi eğitimdeki sorunları çözdük diye kandırmasın. Hükümet dershanelerin kapatılacağı kararını vermeden önce eğitim seviyesini yükseltmeli, bölge, il, ilçe, belde ve köylerdeki tüm eğitim kurumlarında eğitim kalitesini eşit hale getirmeli. Bu sağlandıktan sonra zaten dershanelere gerek kalmayacak dedi.
Has yazılı basın açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verdi: Dershanelerin savunuculuğunu üstlenmiş değiliz ancak! Bu millet göz nuru evlatlarını rızıklarından kestiği paralarla şayet dershanelere gönderiyorsa, sınavlara en azından eşit bilgilerle girmek için dershanelere kayıt yapıyorlarsa önce bizleri yönetenler ellerini başlarının arasına alıp düşünmelidirler. Şu anki bozuk eğitim sisteminin sebebi dershaneler mi? Yoksa her yıl yeniden düzenlenen velilerin öğrencilerin bile anlayamadığı her yıl değişen eğitim sistemi mi? Kendi çocuklarını yurt dışında, büyük üniversitelerde, özel okullarda büyük paralar ve burslarla okutanlar, bugün milletin çektikleri ızdırapları, gelecek kaygılarını göremezler, ancak! eğitim seviyesinin ne halde olduğunu çok iyi biliyorlar.
Okullar aynı düzeyde aynı kalitede değil, Eğitimde ki eksikliklerden, ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkan dershaneler, ancak eğitimdeki sorunlar ortadan kalkarsa kendiliğinden kapanma noktasına gelir. İlimiz de dershanecilik başlamadan önce geçmişte kaç tane gencimiz üniversite kazanabiliyordu? Bunca yıldır maddi durumu iyi olmayıp ta dershanelere gidemeyenlerin eşit şartlarda sınavlara giremeyenlerin vebalini kim üstlenecek?
Yap-boz tahtası haline gelen her yıl değiştirilen bu eğitim sistemi önce baştan sona dizayn edilmelidir. Biz, okulumuzdan, en ufak bir savrulmaya karşı derbeder hale gelip bütünüyle tükenen, dirençsiz, her an kaybetme korkusu yaşayan, gelenek ve değerlerden habersiz ve şahsiyet bakımından sorunlu olan nâkıs insanı yetiştirmeyi değil; okuyan, akleden, seven, kendini tanıyan ve cemiyette önemli roller ifa edebilecek çağın adamını bizlere armağan etmesini istiyor ve bunu bekliyoruz. Bu kadroyu yetiştirme misyonunu okuldan başka üstlenebilecek bir ocak yok. Türkiyenin keyfiyet ve haysiyet sahibi evlatları da buradan çıkacaktır. Ancak gerçek şu ki! bunu başaramayan eğitim camiasının yerini son yıllarda dershaneler tutmuştur.
Okullarda ne yazık ki başarının, derecenin yerini istatistiklere göre kötü alışkanlıklar almıştır. Bu gençliğin vebali bizleri yönetenlerden sorulur. Uyuşturucu, sigara, alışkanlığı gençlerde bugün had safhada, çözecekseniz bunun sebeplerini araştırıp çözüp, öğrencilerin %45 si sigara,, %32 u alkol, %9 u uyuşturucu kullanıyorsa, önce devleti yönetenlerin, eğitimden sorumlu olanların buna bir bakması lazım ve çare üretmesi gerekir. Çabamız, öncelikle doğuştan sorumlu olduğumuz mükellefiyeti bireysel olarak ifa edebilmek; akabinde bir cemiyet için ihtiyaç hissedilen şahsiyet ve bilinci inşa ederek, bizleri medeniyetimize taşıyabilecek uygarlık hamlecisi insanlar yetiştirmek olmalıdır.
Eğitim tamamen fıtri bir ihtiyaçtır. eğitimin amaçlarından biri hatta belki de en önemlisi; bireyin kendi yetenekleri doğrultusunda yetiştirilerek, tam anlamıyla yetkin hale getirilmesine yardımcı olmaktır. okul ve eğitimimizin görevi, hayatın en zor anında bile gizlenme ihtiyacı hissetmeyen ve Mevlânanın pergel metaforunda olduğu gibi bir ayağıyla dünyaya açılan, öteki ayağıyla da ait olduğu medeniyet zemini üzerinde dimdik durabilecek insanı yetiştirmektir.
Muş Manşet Gazetesi