Alperen Ocakları Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has, bir grup aydının başlattığı ‘Ermenilerden Özür’ kampanyasına tepki gösterdi.
İmza kampanyasını başlatanları hain olarak nitelendiren Alperen Ocakları Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has, “Geçmişte yaşanan Ermenilerle yapılmış haklı mücadeleye leke sürmeye çalışan bu sözde aydınları (hainleri) kınıyor ve hadlerini bilmeleri konusunda uyarıyoruz” dedi. Yapılan özür kampanyasını kınadıklarını dile getiren Abdullah Alptekin Has; “Bugün diğer vilayetlerde katledilmiş din kardeşlerimizin soydaşlarımızın acısını ve memleketimiz sınırları içinde, bugün bastığımız bu toprağa kanı akmış, ahi semaya yükselmiş, kardeşlerimizi, bacılarımızı, yâd edip bu aydınlık kisvesi altında yapılan hainliği kınıyor ve bundan sonrada her türlü ayrılıkçı fitne, fesat karşısında dik duruşumuzu Muş Alperenleri olarak sergileyeceğimiz vurguluyor ve sonucunda Ermenilerden özür değil aksine ecdadımızı bu sanlı muadeleden zaferle çıktıkları için bir kez daha kutluyoruz” dedi.
Özür kampanyasının, geçmişte Ermenilerle yapılan haklı mücadeleye ve şanlı Türk tarihine sürülen bir leke olduğunu kaydeden Has; “Son günlerde kendini “aydın”lar olarak nitelendiren ama aydınlık denen müessese ki; günümüz Türkiye’sinde menfaatperestliğin ayyuka çıktığı, ticari bir saha haline gelmiştir. Bu mevhumdan yani aydınlıktan nasibini almamış halka ve halkın sorunlara uzak. Özde ise “hainler” olarak adlandırabileceğimiz ve aslında asıl amaçları “ırkçılık” olan, vatanımıza fitne sokmak, ülkede huzursuzluk yaratmak, insanları inançlarıyla karşı karşıya getirmek için yetiştirilmiş olan bu tabaka, kendi inandığı dünyasında birçok hainliği barındırmasının da ötesinde yalakalık odaklı “Ermenilerden Özür Diliyorum” adı altında iğrenç bir kampanya düzenlenmiştir. Başta şanlı tarihimizi, devletimizi, inançlı halkımızı zan altında bırakmak, geçmişte yaşanan Ermenilerle yapılmış haklı mücadelemize leke sürmeye çalışan bu sözde aydınları (hainleri) kınıyor, hadlerini bilmeleri konusunda uyarıyoruz! Batılı ülkelerin desteği ile silahlanan Ermeni komiteleri ile Ermeni kiliselerinin kışkırtıcı faaliyetleri sonucunda Ermenililer giderek Osmanlı toplumundan uzaklaşmaya ve çok geçmeden de bu eylemlerini silahlı mücadele şeklinde yürütmeye başladılar. Ermeni vahşetinin başlaması ile batılı ülkelerin himayesinde Ermenilere sırasıyla Anadolu’da; “Kara Haç”, “Armenakan” ve “Vatan Koruyucuları”, Cenevre’de; “Hınçak”, Tiflis’te; “Taşnak” komiteleri kurdurulmuştur. Bu komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenilerinin birliği ve üzerinde yaşadıkları toprakların Osmanlı’dan koparılması gösterilmiştir. Bu amaçla kışkırtılan Ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 Erzurum isyanı olmak üzere, Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Sason isyanı, Babı Ali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası’nın işgali, Abdülhamit’e suikast teşebbüsü ve 1909 Adana isyanlarını çıkartmışlardır. Bu isyanlar sırasında, 1914’de Zeytun’da 100, 1915 Van olaylarında 3 bin ve 1914–1915 Muş olaylarında 20 Bin vatandaşımız Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiştir. Kaldı ki; ecdadımız İslam’dan nasibini aldığı günden itibaren Allah için sevip, Allah için buğzedip Allah için hiddetlenmiştir. Bu destur onların üç kıtada 400 sene cihanın en güçlü devleti olarak tarihteki yerlerini almalarında en önemli etkendir. Bu zaman içinde Ermeni veya diğer azınlıklara karşı değil savaş veya soykırım yapmak, onları ve haklarını korumak için her türlü fedakârlığı yapıp önlemi almıştır” dedi.
Ermenilerin yaptıkları hainliklere rağmen Osmanlı Devleti tarafından her türlü koruma altında Osmanlı toprağı olan Suriye’ye gönderildiğini hatırlatan Has; “Ne zaman ki İslam’a, Müslümanlara, kutsallarımıza saldırmışlar, hakaret etmişler, devletine ihanet, dış güçlerle gizli anlaşmalar yapıp sırtımızdan vurmaya çalışmışlar, işte o zaman bunlara müsaade etmemiş, gereken mücadeleyi şerefle vermişlerdir. Osmanlı’nın zayıfladığı, beş cephede savaştığı bir dönemde dış güçlerin aldatması sonucu Ermeniler isyan çıkararak olayları başlatmışlar ve bunu sonucunda öldürülmek, yok edilmek yerine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye her türlü koruma altında gönderilmişlerdir. Sonuç itibariyle ecdadımız bizlere utanılacak, yüzümüzü kızartacak bir tarih değil, aksine göğsümüzü kabartacak şanlı tarihimizi hediye bırakmışlardır. Öyleyse bu neyin özrü? İşte tam bu noktada aydın diye önümüze yaldızlanıp matah bir şeymiş gibi sunulmuş aynı zamanda bir takım diplomalarla medyaya kakalanmış şahsiyetlerin aslında öz tarihinden, kimliğinden uzaklaşmış ve ufak bir araştırmayla kimlerin safında yer almış, kimlerin ağzını içine bakmış ve bakmak da olan uşaklar olduklarını ve hainliğin ruhlarına işlediği noktada bu açıklamadaki iki satırlık bilgiye nasıl gözlerini yumup bu faydasız işe menfaatlerini gözeterek kalkıştıklarını anlamak vatanını seven hiçbir Müslüman Türk için zor değil. Ermeniler, 19’uncu yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı idaresinde, Türk insanının hoşgörüsünden de yararlanarak, adeta altın çağlarını yaşamışlardır. Askerlikten muaf tutulan ve kısmen vergi muafiyeti tanınmasına ve kendilerine dokunulmamalarına, devletin çeşitli birimlerinde görev almalarına, ticaret ve sosyal hayatlarında, inançlarında özgür olmalarına rağmen gözleri doymamıştır. 1915, öncesi ve sonrasında Devletine ihanet edip, dış güçlerle anlaşarak çeteler kuran Ermeniler, Anadolu’da Müslümanlara saldırıp, çoluk çocuk demeden katledip, savunmasız, hazırlıksız yakaladıkları insanlarımızı sırf Müslüman oldukları gerekçesiyle katletmişlerdir” dedi.
Özür kampanyasına destek veren milletvekillerine de tepki gösteren Alperen Ocakları Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has yaptığı açıklamada; “Kimden, neden ve ne için özür dilediklerini anlayamayacak kadar at gözlüğüyle tarihe bakan ve bu hainliklerinin karşılığını alacağını bilen bu insanların! Halkın seçtiği ve meclise gönderdiği bir takım vekillerden de destek görmesi ve bunu demokrasi, özgürlük gibi söylemlerin çatısı altında yapması yetmezmiş gibi Kürt halkını da bu kirli siyasi oyunlara alet etmeleri oldukça vahim bir durumdur. Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü! Sözünü iş olsun diye yüreklerimize işlememiş bir toplumuz. Yiğit düşman iyi olur, namert dost başa bela derken de kim bilir belki bu olayları kastetmiştir büyüklerimiz. İşte tam bu nokta da yapılan bu provakatif girişimin, görünen bir değil, bin bir yüzü ve arkasında birden fazla kirli elin olduğunu anlamamanın, sesini yükseltmeden sadece seyirci kalmanın, O dönemde şahadete ermiş binlerce insanımıza haksızlık olduğunu Muş Alperen Ocakları olarak yüreğimizde hissediyor ve bunu siz değerli Muş halkıyla paylaşıyoruz. Bugün diğer vilayetlerde katledilmiş din kardeşlerimizin soydaşlarımızın acısını ve memleketimiz sınırları içinde, bugün bastığımız bu toprağa kanı akmış, ahi semaya yükselmiş, kardeşlerimizi, bacılarımızı, yâd edip bu aydınlık kisvesi altında yapılan hainliği kınıyor ve bundan sonrada her türlü ayrılıkçı fitne, fesat karşısında dik duruşumuzu Muş Alperenleri olarak sergileyeceğimiz vurguluyor ve sonucunda Ermenilerden özür değil aksine ecdadımızı bu sanlı muadeleden zaferle çıktıkları için bir kez daha kutluyoruz” ifadelerine yer verdi.
Topkan Haber Ajansı
