Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğüne bağlı Yeşilyurt Çocuk ve Gençlik Merkezi, Türkiye çapında yapılan uygulamayla kapatılan birimler arasında yer aldı. Başarılı idareciler arasında yer alan Karaçelik, şimdilerde proje koordinatörü olarak çalışmalarını sürdürerek, yürüttüğü projelere hayat veriyor. 2013 yılında Çocuk ve Gençlik Merkezi olarak faaliyet yürüten birim, çalışmalarıyla sıklıkla gündeme geldi. Şimdilerde ek sosyal hizmet birimi olarak faaliyetlerini yürüten Çocuk ve Gençlik Merkezi, yüzlerce genç kız ve kadını özenli kurslarıyla meslek sahibi yaptı. Bir zamanlar olaylarda hedef noktası haline gelen Merkez, Sabahat Karaçelik ile birlikte çocukların oyun oynadığı, eğitildiği yer haline gelerek, herkes tarafından benimsendi.
GENÇ KIZLARIN VE KADINLARIN MEKANI HALİNE GELDİ
Yeşilyurt Çocuk ve Gençlik Merkezi, genç kızların ve kadınların eğitildikleri, meslek öğrendikleri, hoşça vakit geçirdikleri yer oldu. Kadın ve kızlara önem veren Karaçelik, çocukların da eğitilmesine katkı sağladı. Yeşilyurt ve civar mahallelerdeki çocukların yanı sıra, Muş’un her mahallesinden çocuklar da merkeze gelerek çeşitli aktivitelerde bulundular.
DOĞU’DA KADIN OLMAK ZOR
Sabahat Karaçelik, kadınlara ayrı bir önem vererek, üretip faydalı olabilmeleri için büyük çaba sarf etti. Doğu’da kadın olmanın zorluğuna değinen Sabahat Karaçelik: Doğu’da kadın olmak ne zor iştir bilirmisiniz? Daha on ikisinde başlar korkuları, hele bir de yoksul bir ailenin kızı isen, işte işin iki misli zordur artık. Yüreklerinde her bahar geldiğinde açar tomurcuk çiçekleri. Çoğu okumak ister. Köyünde, kasabasında bitirebildiği okullardan sonra, büyük şehirlere yatılı da olsa gitmek ister. O büyük şehirlerde okumak içindir her gece kitapları ile olan dostlukları. Üretmek ister, ürettiğinin karşılığını alıp, insanca yaşamak ve kendileri gibi zor yolları aşmaya çalışan kızlara yardımcı olmaktır tek düşündükleri. Doğu’da okumak bir ayrıcalıktır. Neden bir ayrıcalıktır diye düşünecek olsak hemen aklımıza eğitim aşkıyla mücadele eden insanlar gelecektir. Birilerinin eğitime önem vermesi, eğitim için fedakarlık yapması, tabii ki de önemli bir konudur. Çonkü hangi noktaya ağırlık verilirse o noktada değer ön planda olur. Bu durum özellikle de kız çocukları için geçerli bir durumdur. Çünkü Doğu’da kız çocuklarının eğitiminde farklı bir gözle bakılmaktadır. Doğrusu, geriye dönüp baktığımızda, bugüne değin konuyla ilgili bir çok kampanyanın düzenlendiğini, hem devletin, hem de varlığını eğitime adamış kişi ve kuruluşların çeşitli gayretlerinin söz konusu olduğunu görmemek mümkün değil. Evet bu tür girişimler birçok ailenin kız çocuklarının eğitimine karşı bakış açılarını değiştirmeye katkıda bulunmuşsa da ancak ne acıdır ki hala bazı ailelerin sabit fikirlerini değiştirmeye yaramamıştır. Çünkü bir çok aile hala töre aşiret geleneklerini sürdürmeye devam etmektedir. Aynı ailede, ya da farklı iki ailede birilerinin yapmış olduğu hatalar ne yazık ki masum olan bir başka kızın geleceğini yakmaktadır. Bu da açıkçası çok içler acısı bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Başkasının ya da başkalarının yapmış olduğu bir hatanın bedelini kız çocukları ödüyor. Tabi aile büyüklerine göre, erkek tarafında yapılan bu hataların bedeli ya karşı taraftan bir kız alınarak alınır hem de hiç sevmediği bir erkekle evlendirilerek, ya da bunu yapmak istemeyen aileler sürekli tehdit altında bırakılarak, okumakta olan kızlarının kaçırılması endişesile ne yazık ki eğitim hayatlarına son verilmektedir. Üstelik bu kızlar çok küçük yaşta olsalar dahi durum değişmemektedir. Bu feodal uygulama ve toplum düzeninin çarpıklığı bu masum kız çocuklarını öyle bir zor hayata itmiştir ki, dokunsan ağlarlar, gitsen arkadan ağlarlar, neşesine ortak olursun ağlarlar hüzünde ağlarlar, sevinçte ağlarlar. Ömürleri gözlerinden dökülen yaşları silmekle geçer. Çünkü o geleceğin doktoru, mühendisi ve belki de geleceğin başbakanı olmayı hedefliyordur. Kim bilir. Ama ne acıdır ki töre buna izin vermemiştir. Bu sorunu ortadan kaldırmanın en etkili yöntemi olarak sadece kız çocuklarını değil. Onların ailelerini uzun soluklu bir proje dahilinde belli bir eğitime tabi tutarak onlara duygusal, devinimsel psikoloji, sosyolojik, ekonomik ve kültürel anlamda her türlü desteğin sunulması gerekir ki yapılan hataların bedellerini başka kız çocukları ödemesin dedi.
İNSANLAR ÜRETİP FAYDALI OLUNCA MUTLU OLURLAR
Merkezi başta Vali Vedat Büyükersoy olmak üzere yetkililer sıklıkla ziyaret ettiler. Merkezle yakından ilgilenen Hüseyin Göktürk yapılan çalışmalara değinerek: Kadınlarımızın ve gençlerimizin şu anki durumlarından daha iyi bir noktaya gelmelerinin sağlanması için vicdani, ahlaki ve kanuni sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor. Bu kapsamda çeşitli kurslar açtık. Mutlu olmanın önemli noktalarından bir tanesi de üretmektir. İnsanlar ürettiği ve faydalı olduğu zaman mutlu olurlar. Eminim ki halıların üretimini yapan kursiyerlerimiz de mutlu oluyorlardır. Kursiyerlerimiz burada bir yandan üretip azda olsa kazanç elde ederken bir yandan da sosyal aktivitelere katılıyorlar. Burada yeni arkadaşlıklar ve yeni çevreler edinilmektedir. Burada çok güzel halılar dokunmuş. Buradaki bu güzel çalışma ve faaliyeti görmek beni mutlu etti. Buradaki tüm kadınlarımızı tebrik ediyorum dedi. ‘Sevgi Kapısı 2’ projesi hakkında da açıklamalarda bulunan Göktürk şunları söyledi; Bu projemiz ikinci yılını dolduruyor. Bu yıl ki bütçesi 350 bin lira. Proje kapsamında filografi, halı dokuma, el sanatları ve çocuklar için çeşitli spor faaliyetlerinin yanı sıra piknik ve gezi gibi çeşitli sosyal aktiviteler düzenlenmektedir. Şehrimizin çeşitli yerlerinde de bu proje kapsamında kurslar açacağız. Kurslara çok ciddi talep var. Şu anda bu projeden 350 kadın ve çocuk faydalanmaktadır demişti.Muş Ovası Gazetesi
