Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin oluşumunu temin edebilmek, geliştirilen yenilikçi teknolojilerin kullanabilmesini sağlamak ve sanayicilerin ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman gereksinimini için kalifiye elemanlara ihtiyaç vardır. Bu ancak eğitim hayatının bütün kademelerinde nitelikli bir eğitim ve öğretimin gerçekleştirilmesini, çalışma hayatının elemanların iş becerilerini artıracak bir ekosistem temin etmesi ve çalışanların hayat boyu öğrenme ve kendilerini geliştirme motivasyon ve anlayışına sahip olmalarıyla gerçekleştirilebilir. OECD raporları ülkemizin bu konuda çok iyi bir konumda olmadığını göstermektedir. OECD’nin çalışmasında Türkiyeden de 16-65 yaş aralığındaki 5.277 yetişkinin katılımıyla anket gerçekleştirilmiştir (TEDMEM, 2016). Araştırma sonuçlarına bakıldığında Türkiyede yetişkinlerin sözel beceriler, sayısal beceriler ve teknoloji yoğun ortamlarda problem çözme becerileri olmak üzere üç beceri alanında da OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altında bir performansa sahip olduğu gözükmektedir. Buradan bu yetersizliğin Türkiye’de sadece eğitim kurumlarından kaynaklı bir sorun olmadığını ülkedeki çalışma ortamlarının da beceri kazandırma konusunda eksik veya yetersiz kaldıklarını göstermektedir.
Kalifiye eleman sorunu Türkiye’nin genelini ilgilendiren bir sorun olmasına rağmen Doğu Anadolu Bölgesi sosyo-ekonomik ve sanayileşme açısından ülkenin ene geri kalmış bölgesi olmasından dolayı burada çok daha büyük bir sorun olarak kendini göstermektedir. Muş ili de bu bölgenin en az gelişen illerinden biri olarak kalifiye eleman temin etme sıkıntısı yaşamaktadır. Bu durum profesyonel yönetici eksikliğinden başlayarak en alt seviyelere kadar birçok iş alanında kendini güçlü bir şekilde hissettirmektedir. Az sayıdaki kalifiye eleman da çoğunlukla ildeki iş imkânlarının kısıtlı olması veya yetersiz ücretten dolayı sanayisi gelişmiş ve rekreasyon alanları nispeten fazla olan batıdaki büyük kentlere göç etmektedirler. Ayrıca işletmelerde yeterli sayıda mühendis ve yardımcı teknik eleman istihdamının sağlanamaması yüksek teknoloji gerektiren sanayileşmenin önündeki engellerden biridir. Bunun için ilk önce ilde yeterli kalifiye eleman yetiştiren bir ekosistem geliştirmek ve ardında da bu elemanların ilde kalmasını sağlayacak cazip çalışma şartları oluşturmak gerektiği aşikardır. Burada il için etkin bir kalifiye eleman yetiştirme ekosistemi nasıl oluşturulacağı konusunda fikir egzersizi yapılacaktır. Doğal olarak bunun için ülkenin tümünü ilgilendiren etkin yatay politikaların geliştirilmesi yanı sıra Muşa özgü geliştirilebilecek politikalarla etkin bir eleman yetiştirme ekosistemi oluşturulabilir.
1) Muş Alparslan Üniversitesi bünyesinde meslek yüksekokullarında anlayış ve müfredat değişikliğine gidilerek Türkiyenin ve Muş ili sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman yetiştirilmesine katkı sağlamak. Türkiye’nin en büyük sorunu mesleki eğitimden sanayicinin ihtiyaç duyduğu nitelikli mezunların verilmemesidir. Üniversiteler kalifiye ara eleman ihtiyacını karşılamak için meslek yüksekokulları açılmıştır. Ancak bu okullarda iki yıllık eğitimin sonucunda piyasanın ihtiyaç duyduğu iyi eleman yetiştirilememektedir. Bunun nedeni bu iki yıllık ön lisans programlarının 4 yıllık lisans eğitiminin daha basitleştirilmiş müfredat içeriğinden kaynaklanmaktadır. Bunun sonucunda bu meslek okullarından alanlarında hiç veya çok az pratik beceriye sahip mezunlar verilmektedir. Hâlbuki sanayinin ihtiyaç duyduğu ara kalifiye eleman çok dar bir alanda pratik kazanmış kişilerdir. Örneğin Makine teknisyeni veya teknikeri değil de CNC tezgâhı operatörüne ihtiyaç duyulması gibi. Bu tür eleman ihtiyacını temin için YÖK ve Milli eğitim Bakanlığıyla işbirliğine gidilerek bu okullardaki programların sanayicinin ihtiyaç duyduğu mesleki iş kollarında çok dar bir alanı kapsayacak şekilde oluşturulması ve verilecek eğitimin % 90’nın atölye ve laboratuvarlarda yapılmasının temin edilmesi gerekmektedir. Bu oklulardan mezun olan bir öğrenci sanayicinin ihtiyacını karşılayacak beceriyle donatılmış bir şekilde mezun olacağından Muş ili dahil Türkiye’nin her yerinde rahatlıkla aynı alandaki bir mühendisten daha iyi şartlarda ve çok daha çabuk bir işi bulabilecek hem de bunu iki yıllık kısa bir eğitim sonucu gerçekleştirebilecektir. Bu tıpkı Anadolu Üniversitesi’nin ülkenin açık öğretim potansiyelini ilk gören üniversite olarak Türkiye’de marka olduğu gibi Muş Alparslan Üniversitesini de diğer üniversitelerden farklı kılacak bir kulvarı kendisine kazandıracaktır.
2) Milli Eğitime bağlı Meslek liselerinde modüllerin dar bir müfredat içeriğini kapsayacak şekilde yapılandırılması gerekmektedir. Milli Eğitime bağlı Meslek liselerinde modüllerin dar bir alanda oluşması sağlanırsa bu elemanlar direkt hayata atılarak sanayicinin ihtiyaç duyduğu teknisyen ihtiyacını karşılayabilecektir. Buna ek olarak bu elemanların Muş Alparslan Üniversitesinde kendi alanlarıyla ilgili iki yıllık eğitim alması sağlandığında teknikerlerin daha nitelikli bir şekilde mezun olmasına büyük katkısı olacaktır.
3) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının her Organize sanayi bölgesinde bir teknik kolej bağlamında açılan Muş Teknoloji ve Bilim Lisesi de eğitim modüllerini dar bir alanda oluşturarak bu ekosistemin gelişiminde gerekli katkıyı sağlaması yanı sıra özellikle açılan programların Muş Organize Sanayi Bölgesi ve Muş ilinde faaliyet gösteren işletmelerle istişare ederek onların ihtiyaç duyduğu kalifiye eleman ihtiyacının karşılanmasını sağlayabilir.
4) Mesleki eğitim merkezi ve halk eğitimi merkezinin Muş sanayisinin ihtiyaç duyduğu kalifiye eleman ihtiyacına uygun program ve modülleri tespit ederek bunlar için kurs ve eğitim programları oluşturması gerekmektedir. Ayrıca bu kursların nitelikli bir şekilde verilmesini sağlayacak kalifiye eğitmenlere de ihtiyaç vardır. Bu çok önemli bir husus olup bu konuda kesinlikle taviz verilmemelidir. İlde çoğu zaman iyi program ve eğitim modülleri uygulamaları gerçekleştirilmesine rağmen nitelikli öğretici sorunundan dolayı hedeflenen kaliteli eğitim çıktısı elde edilmemektedir. Bunun için Türkiye’nin diğer bölgelerinden bu eğitimleri verebilecek nitelikli öğretici getirebilmeyle ilgili bir stratejinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğu aşikardır.
5) Muş ilinde ulusal teknolojik transferini sağlayacak sanayicinin ilde yatırım yapmasını sağlamak gerekmektedir. Türkiye’nin sanayisi gelişmiş bölgelerinden kendini kanıtlamış yatırımcıları için ilde cazip şartlar sunarak yatırım yapmaları teşvik edilmelidir. Bu nitelikteki sanayicilere yeni girişimciden daha fazla ve esnek destekler sağlanmalıdır. Örneğin makine teçhizat desteğinde gerekli olan yeni ürün şartı esnetilerek bu sanayilerin eski makinelerini de bölgeye getirmesine imkân tanımanın yanı sıra hazır fabrika konsepti gibi destekler bu tür yatırımcıyı bölgeye çekebilir. Bu teknolojileri kullanabilen kalifiye eleman sayısının artışını da temin etmenin yanı sıra ilde mesleki eğitimde iyi yetişmiş elemanların daha fazla istihdamını da sağlayacaktır. Ayrıca bu firmalar şehre yeni teknolojilerin transferini sağlayarak Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin Muş ilinde daha hızlı oluşumunu sağlamakla kalmayacak bu teknolojileri kullanabilen kalifiye eleman sayısının artışını da temin edecektir.
6) Çok hızlı değişen teknolojinin bir gereği olarak hayat boyu öğrenmenin katma değeri yüksek bir sanayi için gerekliliği konusunda sanayici ve çalışanların bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun gereği olarak iş yerlerinde çalışanların yeni teknolojileri kullanabilmeleri için kapasite ve beceri artıcı hizmet içi eğitimin verilmesi sağlanabilirse hayat boyu öğrenmeye işyerinin gerekli katkısı sağlanmış olacaktır.
Fırat Demir haber49 Gazetesi