Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, aracındaki kişinin terör örgütü üyeliğinden tutuklanmasına ilişkin yapılan açıklama ile ilgili basın açıklaması yaptı. Yıldırım açıklamasında Vali Seddar Yavuzu eleştirerek, 7 Haziran seçim sonuçlarını Sarayın kabul etmeyerek yapmış olduğu darbe ile bölgede çatışmalı sürece dönülmesini kurgu tezgâhlarla hazırlayan iktidar çevreleri, Muş İlinin Valisini değiştirerek Muşta toplumsal huzuru vali eliyle bozma oyununa girişmiştir. Yeni Muş valisinin göreve başlamasından sonra toplumsal huzurun bozulması ve kutuplaşmanın artması için yapmış olduğu ilk icraat, resmi kurum amirleri ve yöneticilerini toplayarak HDP ve seçmenine dönük nefret söylemine varacak bir dil ile halkı sindirme politikası olmuştur. Sonrasında Vartonun Kolan köyünde bulunan mezarlık, cem evi ve camiyi yıktırarak toplumun kutsalı üzerinden kendi otorite alanını genişletmeye devam etmiştir dedi.
Yıldırım açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 1 Kasım seçimlerine doğru giderken AKPnin milletvekili adaylarından çok daha fazla AKP propagandası yaparak siyasi faaliyetlerini saraydan aldığı destek ile sürdürmüştür. HDPye karşı içindeki kini sadece bunları yaparak bastıramayacağını fark eden vali, partimizin ismini katıldığı programlarda açıkça dillendirerek kriminalize etmeye çalışmıştır. Bizler farklı alanlarda yaptığımız açıklamalar ve basın duyuruları ile kendisini çalışma alanının içinde kalması gerektiğini ve seçilmiş değil atanmış bir kişi olduğunu hatırlatmaya çalıştık. Fakat vali bu açıklamalardan ders çıkarmak yerine daha fütursuz hareket ederek Elbette bu kravatlı eşkıyalarında kravatlarına yapışacağız gibi haddini de kendisini de aşan söylemler söylemeye devam etmiştir.
Bu konuda İçişleri bakanına soru önergesi ile mevcut durumu sorgulamaya açtık fakat halen bu önergeye cevap alabilmiş değiliz.
Valinin bu yaptıklarını hükümetten veya saraydan bağımsız yapmadığı ise tüm çıplaklığı ile ortadadır. Valinin yasa, hukuk, kültür bilmemesini arkasında hissettiği gücün verdiği özgüven ile birleştirince milletvekillerine direk yönelmek gibi bir aymazlığın içine de yönelmiştir. Açıkçası en nihayetinde yapılan iş bir toplumsal algı operasyonudur. Bu toplumsal algı operasyonu yapılırken de gerçeklikten yoksun ve mesnetsiz bir şeklide yürütülmektedir. İlk sokağa çıkma yasağının ilan edildiği yer olan Muş Varto üzerinden sürmekte olan kirli savaşın gerekçesi nasıl oluşturuldu ise seçilmiş milletvekillerine dönük başlatılmak istenen tutuklama furyası için de ilk olarak Muş Milletvekillerinin ifadeye çağrılmış olmasını da manidar buluyoruz. Bu anlamda insanların siyasette karşı olduğu düşüncelerle ile mücadele ederken mert davranması, iftira gibi kara propaganda araçlarına başvurmaması gerektiğini de buradan kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
Muş valiliğinin bahse konu olan basın duyuru ile ilgili olarak aracın durdurulduğu andan kontrol noktasından ayrılma anına kadar geçen 45 dakikalık sürenin tamamı 3 polis kamerası ile kayıt altına alınmıştır. Kayıtların tamamını siz basın mensupları ve kamuoyu ile paylaşılmasını talep ediyoruz. Böylesi bir durumda görülecektir ki bu iddialarının hepsinin hayal ürünü olduğu görülecektir. Araçta benim dışımda bulunan herkes gözaltına alınmıştır. Bana silah verdiği iddia edilen meclis personelimize silah mevzu ile ilgili gözaltında iken tek bir soru sorulmamış, hatta savcılığa dahi çıkarılmadan serbest bırakılmıştır. Araçta bulunanlardan sadece Ergin Balta tutuklanmıştır. Ergin Balta 28 Mayıs 2016 günü yani yaklaşık 1 ay önce DBP Genel Kongresinde Parti Meclis (PM) üyesi seçilmiştir. Fakat valilik söz konusu açıklamasında 100den fazla belediye başkanlığı bulunduran bir partiye dair hiçbir söz söyleme gereği duymamıştır. Tam aksine terör örgütü üyeliği sözü ile gerçeklikten koparılan bağlam ile algı oluşturmaya çalışılmıştır. Durum böyle iken bütün bu iftiraların temel sebebi, milletvekilliği ve dokunulmazlığımdan kaynaklanan hakların kapsamında aracımın aranmasına izin vermemem ve polisten hukuktan yoksun keyfi muamelelerine müsaade etmememdir.
Muş Manşet Gazetesi