Gürkan, yazılı olarak yaptığı açıklamada, Sağlık kurumlarına ve Sağlık emekçilerine yönelik saldırılar durdurulsun. Sağlık çalışanları olarak defalarca çağrı yaptık. Sağlık için toplumsal barış şart. Ülkemizin içine düştüğü durum yüreklerimizi dağlıyor. Savaşın, çatışmanın en acı yüzünü bilen biz sağlıkçılar gençlerin, çocukların ölü, parçalanmış bedenlerini görmekten çok yorulduk dedi.
Sağlık çalışanlarının zor koşullarda çalıştığını söyleyen Gürkan, Ülkemizin güneydoğusunda günlerdir süren çatışmaların içinde öğretmenlerin bölgeden ayrılması, ardı arkası kesilmeyen sokağa çıkma yasakları sonrası şimdi de ülkenin dört bir yanından sağlık emekçilerinin görevlendirilmesi ve hastanelerden çıkamadan ateş altında çalışmak zorunda kalmaları ülkenin adı konmamış bir savaşa sürüklendiğini gösteriyor. Sağlık çalışanları onar günlük sürelerle zorunlu görevlendirilmelere tabi tutulmuştur. Sağlık Bakanlığı itiraf etmektedir. Sağlık çalışanlarının hastaneye gelip gidişlerinde dahi can güvenliği sağlanamamaktadır. Bu gerekçe gösterilerek sağlık çalışanları hiç ara vermeden 10 gün hastaneden çıkmadan çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Hastaneler çatışma bölgelerinde özel harekat polisleri tarafından birer karargah gibi kullanılmaktadır. Hastanelerden dışarıya ateş açılmakta, dışarıdan da hastanelere ateş edilmekte, roketli saldırılar olmaktadır ifadelerini kullandı.
Gürkan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Sağlık kurumları sağlık kurumu olmaktan çıkmıştır. Türkiyenin de taraf olduğu pek çok uluslararası belge her türlü savaş ve çatışma koşullarında hastanelerin korunmasını emrederken bugün hastaneler bırakın korunmayı birer çatışma mekanı haline dönüşmüştür. Hastanelerin kapısında ambulans yerine TOMAlar, akrepler beklemekte, hastanelere, ambulanslara kurşun sıkılmaktadır. İşte sağlık çalışanları bu koşullarda, hastanenin içinde mermi vızıltıları altında ara vermeden çalışmaktadırlar. Durum dayanılır olmaktan çıkmıştır. Yurttaşlar sağlık hizmetine erişememekte, bebeklerin aşıları yapılamamakta, kadınlar evlerde doğum yapmaktadır. Eczaneler açılamamaktadır. Sağlık çalışanları can güvenliği olmayan koşullarda yurttaşların sağlığı için çabalamaktadırlar.
Sağlık Bakanlığı hastanelerin birer karargah haline gelmesine, sağlık kurumlarının ve çalışanlarının hedef haline gelmesine seyirci kalmakta, sağlık hizmetleri ile bağdaşmayan tüm bunlar yaşanırken aklına sadece bölgeye zorla görevlendirme yapmak gelmektedir.
Soruyoruz: Yarattığınız bu çatışma ortamında sağlık hizmeti alamadığı için ölen yurttaşlar, aşısız çocuklar sizin umrunuzda mı? Bölgeden yaşanan göçlerle ilçelerin, kentlerin insansızlaşması, kentlerimizin Gazzeyi, Halepi andıran görünüme bürünmesi nasıl bir geleceğe işaret etmektedir? Görevlendirdiğiniz sağlık çalışanlarının ateş altında bırakılmaları, ölüm tehlikesi altında çalışmaları sizi ilgilendirmiyor mu? Onlar yaralanır, hayatını kaybederse sorumluğunuzun altından nasıl kalkacaksınız? Bir kez daha sesleniyoruz. Çatışmalar son bulsun, silahlar değil insanlar konuşsun. Yeni Dr. Abdullah Biroğul, yeni Hemşire Eyüp Ergen yeni ambulans şoförü Şeyhmuz Dursun vakaları istemiyoruz. Sağlık kurumları askeri amaçlarla kullanılmasın, çatışma mekanı olmaktan çıkarılsın. Sağlık kurumları ve sağlık çalışanlarına yönelik tüm saldırılar dursun. Yurttaşların sağlık hizmeti almasına engel olan tüm uygulamalar kaldırılsın.
Muş Manşet Gazetesi