Yakalaşan Kurban Bayramı öncesinde, kesilecek kurbanlıklar ile ilgili açıklamada bulunan İl Müftüsü Hasan Atlı, Kurban Bayramı’nın yaklaştığını vatandaşların kurbanlık hayvanları seçerken yaşı ile fiziki özelliklerine dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
Kurbanlıkların dini kurallara göre bakılarak alınması gerektiğini vurgulayan Atlı, şöyle konuştu:
“Hayvanın kurban edilecek yaşta olması çok önemlidir. Küçükbaş hayvan 1, büyükbaş ise 2 yaşını doldurmuş olmalıdır. Kurbanlık hayvanların gözü, dişi, memesi, ayakları yarısı ya da daha fazlası zarar görmüş veya kuyruğu kökten kesilmiş, boynuzları kökten koparılmış, 4 memesinden ikisi körelmiş ise kurban olmaz. Kurban ibadetinde olmazsa olmaz kurban edilecek hayvanın boğazlanmasıdır. Bazı vatandaşlar taksitle kurban kesmek isteyebiliyor. Bunda dini olarak bir sorun yoktur. Ancak kurban kesmek yerine para yardımında bulunmak kurban ibadeti olarak sayılmaz. Kesim de çok önemli. Çocukların gözünün önünde kurban kesilmesi doğru değildir. Kasaplar da hayvanın gözünün önünde bıçağını bilememelidir.”
Atlı, buluğ çağına ermiş, 80 gram altın alacak değerde parası olan her Müslümanın kurban kesmekle yükümlü olduğunu da sözlerine ekledi.
KURBAN VE KURBAN KESİMİ
KURBAN
Kurban sözlükte; “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” demektir. Dini bir terim olarak kurban; “İbadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak ya da bu şekilde boğazlanan hayvan demektir.”
İnsanlık tarihi boyunca hemen hemen şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılık bulunsa da bütün dinlerde kurban uygulaması vardır. İslam’da kurbanın dini hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da ve Hz. Peygamberin sünnetinde önemli açıklamalar yer almıştır.
Kurban gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan mali bir ibadettir. Toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur.Özellikle maddi imkanı çok sınırlı olan yoksulların çokça bulunduğu ortamlarda bu yönü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine, malını Allah rızası yolunda harcama, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilikten, dünya malına aşırı tutkunluktan kurtarır.
B) KURBANIN DİNİ HÜKMÜ
İlmihal dilinde kurban ve kurban kesiminin dini hükmü denilince, aksine bir kayıt bulunmadığı sürece kurban bayramında kesilen kurban ve bunun hükmü anlaşılır.
Kurban kesmenin fıkhı açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara gore vacip, diğer mezhep müctehidlerine gore müekked sünnettir. Ancak Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) kurban kesmeyi hiç terk etmemiştir.
C) KURBAN KESME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:
1-Müslüman olmak,
2-Akıl ve bulüğa ermiş olmak,
3-Belirli bir malî güce sahip olmak,
4-Yolcu olmamak, yani mukim olmak.
Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü olmasa da kurban kesmesine bir engel de yoktur. Hanefi mezhebi dışındaki mezheplerde, kurban mükellefiyeti açısından yolcu olanla mukim olan arasında kurban kesmenin onlara göre sünnet olması nedeniyle zaten bir farklılık yoktur. Hanefilerin yolcu için böyle bir ruhsattan söz etmeleri, ibadetlerde külfeti kaldırmaya ve kurbanda gözetilen hikmetlerin gerçekleşmesine öncelik vermeleri sebebiyledir.
Zekat, sadaka-i fıtır ve kurban gibi malî yönü bulunan ödevlerle yükümlülük, dinimizde belli bir asgari zenginlik ölçüsüne ulaşmış olmaya bağlanmıştır. Dinen asgari zenginlik ölçüsü olarak belirlenen bu miktara nisab denir. Bu üç malî mükellefiyet için aranan asgari zenginlik ölçüsü kural olarak aynıdır. Fakat zekat verme yükümlülüğünün mükellefe fiilen yönelmesi için diğer ikisinden farklı olarak, öngörülen bu nisabın üzerinden tam bir yılın geçmiş olması görülmüştür.
Fıtır sadakasının Ramazan orucu ile irtibatlandırılarak Ramazan Bayramına denk getirilmesi, kurban kesmenin ise adını bu işten alan öteki dini bayramla birleşmesi tesadüfi olmayıp, bu günlerin yeme, içme, eğlenme günleri oluşuyla ilgilidir. Böyle bayram günlerinde herkes yiyip içerken fakirlerin mahzun kalmamasını sağlamak, Müslümanlığın bir gereği olması, toplumsal bütünleşme ve kaynaşmayı sağlamanın da hem etkili bir yolu, hem de gereğidir. Kurban kesmeyi sünnet sayan mezhepler kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tespit etmemişlerdir.
D) KURBANLIK HAYVAN VE ONDA ARANAN ŞARTLAR
1- Dinen kurban olarak kesilmesi gereken hayvan türleri: koyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Dolayısıyla ancak bu hayvanlardan kurban kesilebilir. Koyun veya keçi sadece bir kişi için, deve, sığır ve manda ise yedi kişiyi aşmamak üzere ortaklaşa kurban edilebilir.
2- Koyun ve keçi cinsinden olan hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Hanefiler de dâhil fakihlerin çoğunluğu, koyunun semizlik ve gösteriş olarak bir yaşındakilerle aynı olması halinde altı ayını tamamladıktan sonra da kurban olabileceği görüşündedir.Sığır ve manda cinsinden olan hayvanlar iki yaşını, deve beş yaşını tamamladıktan sonra kurban olarak kesilebilir.
3- Kesilecek hayvanın kurban olmaya engel bir kusurunun bulunmaması gerekir. Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bazı azaları eksik, mesela: dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik hayvanlar kurban olmaz. Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur. Koyunun daha semiz ve lezzetli olması maksadıyla doğduğunda kuyruğunun kısmen veya tamamen kesilmesi kusur sayılmaz.
4- Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir. Kurban, kurban bayramının ilk üç günü yani zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleri, bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadarki süre zarfında kesilebilir. Şafii ve bazı fakihlere göre bu süre bayramın 4. günü akşamına kadardır.
5- Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Kur’an’da (El-Hac 22/37) kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil, bu kesimi yapan Müslümanın niyet, takva ve bağlılığının Allah’a ulaşacağı bildirilmiştir. Esasen kurbanı diğer hayvan kesiminden ayıran da budur.
E) KURBAN İŞLEMİ:
Kurban kesmenin rüknü, kurbanlık hayvanın kanını akıtmaktır. Diğer niyetlerle yapılan kesimlerde olduğu gibi kurbanlık hayvanın kesiminde de bazı kurallara uymak gerekir. Şöyle ki: Hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülür. Kesileceği zaman kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılır. Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye özen göstermeli, bıçağı göstermemeye çalışmalı ve keskin bir bıçak kullanmalıdır. Sağ eliyle tuttuğu bıçakla hayvanı keserken “BİSMİLLAHİ ALLAHU EKBER” demelidir. Kesim işlemi boğazın iki tarafındaki şah damarları, yem ve yemek borusu kesilerek yapılmalı ve hayvanın kanının iyice akmasını temin için bir süre bekletilmelidir.
F) KURBAN ETİ VE DİĞER PARÇALARI HAKKINDA YAPILACAK İŞLEM
Peygamber Efendimizin hadislerinden hareket eden İslam âlimleri, kurban sahibinin kurbanın etinden yiyebileceği, bakmakla yükümlü bulunduğu kimselere yedirebileceği, etinin bir kısmını da dağıtması gerektiği konusunda görüş birliği içindedir. Ancak kurban etinin ne kadarının yenilip ne kadarının dağıtılacağı konusunda farklı görüş ve ölçüler ileri sürülmüştür.
İslam âlimlerinin çoğunluğu kurban etinin üç eşit parçaya bölünüp, bir parçasının kurban sahibi ve bakmakla yükümlü bulunduğu kimseler tarafından tüketilmesini, ikinci parçasının zengin bile olsa eş, dost ve akrabaya hediye edilmesini, üçüncü parçasının ise kurban kesmeyen fakir kimselere dağıtılmasını tavsiye ederler. Kurban sahibinin kurban etinden hem ikram etmesi, hem de fakirlere dağıtması esastır. Bunun ölçü ve şeklini her mükellef kendi konum ve imkânını, başkalarının durum ve imkânını ayrı ayrı gözden geçirerek bizzat belirlemeli ve bu konuda ibadet anlayışıyla hareket etmelidir.
Kurban, sırf Allah rızasını kazanmak için kesildiğinden kurbanın etinin ve diğer parçalarının satılması veya benzeri şekilde sahipleri için gelir getirici işlemlere harcanması caiz değildir. Kurban etinin veya derisinin kasap ücreti olarak verilmesi de caiz değildir.
Kurbanın derisi, yünü, bağırsakları, kemikleri, iç yağı gibi eti dışında kalan parçalarının da sahibine gelir temin etmek amacıyla para ile satılması caiz değildir. Bunları kurban sahibi evde kullanabileceği gibi kullanılmak üzere birine hediye de edebilir. Şayet satacak olursa parasını tasadduk etmesi gerekir.
Kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi, dışarıda hiçbir parçanın bırakılmaması gerekir. Bu husus, kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gösterilecek saygının bir gereği olduğu gibi özellikle şehirlerde ve kalabalık yerleşim birimlerinde sağlık kuralları ve çevre temizliği açısından da son derece önemlidir. Kurban kesmenin ve etinin ihtiyaç sahiplerine dağıtmanın mükafatını, çevre kirliliği meydana getirerek ve kul haklarını ihlal ederek azaltmamak gerekir.
Bu vesile ile sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde 2011 yılı Kurban Bayramına ulaşmayı, şartlarına uygun kurban kesmeyi, birlik, beraberlik ve huzur içerisinde bir bayram geçirmeyi Yüce Allah hepimize nasip eylesin.
Muş`un Sesi Gazetesi