Büyük Birlik Partisi (BBP) Muş İl Başkanı Abdullah Alptekin Has, yaptığı basın açıklamasında: “CNN TÜRK TV’de 13 Temmuz gecesi yayınlanan Ne Nerede tartışma programını dinlerken, konu arasında, Başbakan Tayyip Erdoğan ın Çarşamba günü siyasi partilere, Anayasa değişikliği ni ve 12 Eylül’de yapılacak referandum oylamasını içeren ziyaretleri konusu gündeme geldi.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ın, BBP’ve SP ne de Başbakan ın ziyaret yapacağını ve kendilerinin Mecliste oldukları halde ziyarete gelmediklerini, ama Başbakanın Beyaz Türkler e gittiklerini, B.B.P. nin de Beyaz Türkler den olduğunu belirten İlimiz Milletvekili Sırrı Sakık bizleri üzmüştür. Kelime anlamı olarak Beyaz Türkler batıya yakın olarak yaşayan, hali vakti yerine oturmuş, üst düzey yöneticiler ve idareciler, kendi içinden çıktığı halkının sorunlarını kendine dert etmeyen, bazıları kent-soylu, büyük çoğunluğu ise yoksulluktan gelme, sonradan görme, kendini burjuva sınıfı içine sokma gayreti içinde olan, varoşlardan uzaklarda korunaklı, korumalı, modern lüks şatolarda yaşamlarını sürdüren burjuva soytarılarıdır. Yüksek katlı apartmanlarda oturan, halka ve çevresıne yüksekten bakan, halktan kopuk yaşayan halkın gerçek sorunlarla ılgilenmeyenler, ellerindeki saltanatın bitmesinden çekinenler olarak algıladığımız Beyaz Türkler tabirini düşündük bizim temsilini yapmış olduğumuz Büyük Birlik Partisi (BBP)’nin tavanından tabanına hiç bir şekilde yakıştıramadık. Ne partimizin bugüne kadar yaptığı hizmetlere, ne BBP’ye gönül vermiş gönüldaşlarımıza, misyonumuza, çıkış noktamız olan İlay-ı Kelimetullah davamıza yakışır almadı bu Beyaz Türk tarifi.
BBP Anadolu insanıyla aynı kutsal değerlere, medeniyete, tarihe inanmış, ve tüm insanlara yaradılanı severim Yaradan dan ötürü desturuyla muhabbet besleyen, insanlara temsil değil hizmetkar olma gayretinde olan bir hareketin adıdır. Bu güne kadar hep doğru nerede ise biz orada olduk, halkın kararlarına saygılı olduk, BBP olarak iktidar olamadık ama bize verilmiş hiç bir gücü de heba etmedik. ne kadar imkan verilmiş ise o imkanları milletin lehine kullandık. Darbe zihniyetinde olanların ve derin güçlerin tüm baskılarına rağmen 28 Şubat cılara en güzel ve en sert ve kararlı duruşu yine geçmişte BBP yaptı. 7 milletvekiliyle 543 Milletvekilinin yapamadığını REFAHYOL hükümetine destek olarak halkın istediği Hükümeti, madde ya da makam sevdasına düşmeden karşılıksız olarak destekleyip halkı derin güçlerin ve darbecilerin himayesine bırakmadı.
BBP Namlusunu halkına çevirmiş tanka asla selam durmam diyerek halkın ve mazlumun yanında olduğunu ispat eden Muhsin Yazıcıoğlu nun yolunda olan aynı amacı taşıyan, aynı duruşu gösterecek, O’nun şehadetiyle kadrolarıyla kaldığı yerden yürümeye devam edenlerin toplandığı bir siyasi teşkilattır. Biz savunduğumuz değerleri hiç bir zaman siyaset masasında bir pazarlık haline getirmedik. geçmiş hükümetleri gördük, Kimisi cumhuriyetçiyim, devletçiyim, islamcıyım, atatürkçüyüm, milliyetçiyim dedi o değerler üzerinde siyaset yaptı, iktidara yada TBMM ye geldiklerinde ilk önce iddia ettikleri o değerler üzerinden yaptıkları siyasetle, ilk önce savundukları o değerleri çiğnediler, halkı unuttular ve gittiler. Biz onlardan farklıyız, çünkü biz inandığımız değerlerimizi temsil ediyoruz demiyoruz! Biz o değerlerimizin uğruna feda olur ve o değerlerin hizmetkarı oluruz diyoruz. Biz BBP. olarak hiç bir zaman Beyaz Türkler olmadık. Bu tabir hangi topluluğa, partiye, ferde uyar, geçmişte kimler beyaz lar gibi halkı yönetti orasını halkımız daha iyi biliyor. BBP’ne tek bir ırkı temsilen kurulmuş bir parti, ne de birileri tarafından beslenen bir harekettir. Bu güne kadar yapmış olduğu siyasi geçmişinde Devletten bir kuruş seçim yardımı almadan 16 yıldır ayakta duran, çocuklarının süt parasıyla giderlerini karşılayan, halka doğruları anlatan ve doğrunun yanında olan, ilk günkü gibi dik, doğru ve düz yürüyerek hedefinden şaşmayan gönüllere taht kurmuş tek partidir. BBP sadece Türklerin değil Anadolu insanının Partisidir.
BBP Teşkilatı dünyada, ülkemizde, yaşadığımız bu topraklarda kendimize renk olarak beyaz ı değil aksine rengini aynı kilimin desenleri olarak görüp, ismini de bilerek Büyük Birlik Partisi olarak kayıt altına almıştır. Aynı değerlere inanan, aynı şeylere sevinen, acılara üzülen tüm insanları renk, dil, ayrımcılığı yapmadan birlik ve beraberliğe, huzura, kardeşliğe davet ederek, doğru kimden gelirse gelsin desteklemeye, yanlışların da karşısında olarak hizmetimizi sürdürmeye, millet menfaatine atılacak adımlarla yürümeye kararlıyız. Yine geçtiğimiz Salı günü basında çıkan “Kürtlerin başına bugüne kadar ne geldiyse İslam kardeşliğinden geldi. İslam kardeşliği formülüne katılmıyorum.
Biz İslam kardeşliği ile falan değil, demokrasi ve hukuk ile çözülmesini istiyoruz. Dinsel konuların siyasete alet edilmemesi gerekir” diyen Muş Milletvekili Nuri Yaman a, bizler de dinsel konuların siyasete alet edilmemesi gerektiğini, İslam ın kimsenin, her hangi bir partinin tekelinde olmadığını, islamı ve kutsal değerleri temsil değil tam tersi o değerlerin hizmetkarı olunması gerektiğini düşünüyoruz. Fakat hangi fikirden olursak olalım, islami konularda eksik ya da bilgisiz , inançlarımızı tam yaşayamasak bile, bizleri Müslüman bir anne, babadan, müslüman bir belde de dünyaya getiren ve bizi doğar doğmaz ezan ve Kur an la tanıştıran Yüce Allah a sonsuz hamd-ü senalar olsun. İslam kardeşliği Allah’ın Müslümanlara toplumsal bir nimetidir.Yaşandığında insana güç olur .Kuvvet olur. Huzur ve mutluluk kaynağı olur. Ama bu nimetin şükrü ifa edilmediği zaman yani; Toplum İslami kardeşliğin gereklerini yerine getirmediği, yaşamadığı zaman, evet işte o zaman huzursuzluk başlar. Bencillikler oluşur. Neme lazımcılık alır başını gider. Neticesi zülüm olur. Haksızlık olur. Orman kanunu başlar. Her tarafı kan kaplar. Göz yaşları sel olur. Analar dul kalır. Çocuklar yetim kalır. Çığlık sesleri her taraftan duyulmaya başlar. Ve toplum felç olur. Kurtuluş İslam kardeşliğin de Yani; Allah’ın (c.c) Müslümanlara emrettiği, ve peygamberimizin (s.a.v) pratiğini asri saadette uygulayıp netice aldığı toplumsal nimet olan İslam kardeşliğindedir. Bölgemiz de çoğunlukla şahit olduğumuz ve basında da gördüğümüz yıllarca süren kan davalarını, başlarının üstünde tuttukları Kuran-Kerim in altından geçerek ve O nu şahit tutarak ettikleri yeminle tarafların kinini, intikam duygularını söndürüp bitirdikleri aşikardır. Sayıları her geçen gün artan milyonlarca müslüman, o ölüm korkularını yendikleri, huzurun, kardeşliğin o inandıkları Yüce Kitabımıza uymakla olduğunun farkında olup, ölümüne bağlı oldukları islam dininden zerre kadar zarar görmeyip hiç rahatsız olmadılar. Doğuştan yada sonradan Müslüman olduğu için pişman olan tek bir şahsın olmadığı bu dünyada, islamla şereflendiği için hem bu dünya da hem de ötelerin ötesinde tatdığı ve tadacağı lezzetten habersiz olanlar bundan haz alamaz. İslam ile şereflenmek bi ayrıcalıktır.Rabbim bu şerefi herkese, her topluma ve ırka nasip eylesin. Dün ne dediysek bugün de aynı şeyleri diyoruz. dün neyi savunuyorsak bugün de aynı şeyleri savunuyoruz. Oysa şu an mecliste olan partilere bakınca, dün yaşadıkları sıkıntılardan şikayetçi olanlar bugün o sıkıntıları yaratanların yaptıkları anayasa nın değişmemesi için ellerinden gelenleri yapıyorlar. MHP darbelerden ve sıkıyönetimlerden en çok muzdarip olan, teşkilatlarında bu işkencelerden nasibini almayanların olmadığı bir parti olmasına rağmen, geçmişte darbecilerin yaptığı zulümleri, ve ülkücülerin çektiği sıkıntıları işkenceleri yıllardır her platformda anlatarak, o gün kü darbecilere karşı olduklarını unutmuş. CHP yine darbecilerden ve baskılardan şikayetçiydi, geçmişte darbe yapanları faşistler diye tanımlıyordu. Onlar da darbecilerin kendi yandaşlarını idam ettiği ve yapılan işkencelerden şikayetçi hatta karşıydı.,
BDP 12 Eylül darbesiyle Kürtçenin ve Kürtçe yer isimlerinin yasaklandığını unutmuş durumda. Bu arada en çok kapatılan partilerin başındayken, Meclis te parti kapatılmaması için yapılan görüşmelere katılmaması ya da red oyu vermesi de ilginçtir. Biz BBP olarak Anayasa değişikliğini AK Parti nin değil, milletin ve ülkenin meselesi olarak görüyoruz, çalışmalarımızı bu anlayış doğrultusunda yürüteceğiz. Mevcut anayasanın bir darbe anayasası olduğunu öteden beri söylemiş bulunmaktayız. Rahmetli genel başkanımızın tabiri ile Bu anayasa, bu elbise, bu millete dar demişti. Dolayısıyla mevcut anayasanın insan odaklığı olmadığı, orta yerdedir. Siyasetin temel amacı insanın bu dünyada mutlu olması ve insanca yaşamasına zemin hazırlamasıdır” “Mevcut Anayasa yı istemiyoruz. Referandum, bu anlamda küçük gedik açacak. HSYK gibi bir yapıyı istemiyoruz. Bu, bir partinin veya kesimin meselesi değil, bütün ülkenin meselesidir. Bir hak, hukuk mücadelesidir. Millet menfaatleri söz konusu olduğunda siyasi kaygılar geri planda kalmalı.” Dün darbeleri ve darbe yapan cuntacıları eleştirenlerin, bugün Anayasa değişikliğine karşı çıkmalarına bir anlam veremiyoruz. Referandumda 12 eylül de mazlumların çektiği sıkıntılarına, acılarına, ve kaybedilen binlerce gencin anısına da olsa BBP. olarak evet diyerek destek olacağız” dedi.
Muş Ovası Gazetesi
