Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Özcan Muş’ta

Türk Eğitim-Sen Sendikası Genel Başkanı Şuayip Özcan, düzenlenen basın toplantısında, bazı sendika başkanlarına göndermelerde bulunarak, “Gelin el ele tutuşup, Türkiye’yi 21. yüzyıla lider ülke olarak götürelim” dedi.
 
 Şark Kebap salonunda Türk Eğitim-Sen Sendikası Muş temsilcisi Nurettin Kutlu, sendika üyeleri ve basın mensupları ile bir araya gelen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, birtakım sendika başkanlarının bir an önce gerçek görevlerine dönmelerini, hemcinsine ihanet edenlerin sadece keklikler olduğunu ileri sürerek, “Kimsenin kekliklik yapmaması gerekir. Kekliklikten bir an evvel vazgeçmelerini, gerçek sendikacılığa dönmelerini öneriyorum. Bu sendika başkanlarını olumsuz yönde yönlendiren kişileri de uyarıyorum” dedi. 
 
 “Gelin alın teri dökelim. Türkiye’yi 21. yüzyıla lider ülke olarak götürelim. Gelin, el ele tutuşalım, kol kola girelim” diyen Şuayip Özcan, “Yıllardır verilmeyen haklarımızı alıp, onurumuzla yaşayalım. Gelin, korkusuzca gezeceğimiz, yaratandan dolayı yaratılanı seven, sevgi seli içerisinde kardeşlik duygularıyla dolu, ülke insanlarını kucaklaştıran anlayış sergileyelim. Yoksa bir yerlere uşaklık yaparak, bu ülkeyi bölüp parçalayarak, alnımızın terinin karşılığını birilerine pazarlatarak veya bu ülkeyi fabrikalarıyla, topraklarıyla bir yerlere peşkeş çekerek, bizi de özelleştirme adı altında sokağa bırakarak, sözleşmeli ve kamu reformu tavrıyla kamu çalışanlarını yok edecek bir anlayışı kınadığımızı, kabul etmeyeceğimizi bilmeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum. Arkadaşlarıma da bir çağrımın olduğunu, bunları çok iyi tetkik ederek, çevrenizdekileri uyarmanız gerektiğini, kol kola girmek için dünden bugün daha gayretli olunması gerektiğini ve bunun için de birliğinizi, dirliğinizi muhafaza etmeniz gerektiğini, dıştan gelecek her türlü sıkıntı ve tehlikelere karşı kırılmadan, eğilmeden dimdik onurunuzu korumanız gerektiğini payandelere, bölücülere itibar edilmemesi gerektiğini, Türkiye’deki kamu çalışanının her şeyi yakından bildiğini, buna göre hareket etmesi gerektiğini buradan huzurunuzda ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu. 
 
 “AB’de Türkçe yasak” 
 
 Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, AB’nin ana dilde eğitim dayatmasına boyun eğilmeyeceğini de belirterek, “AB bizden ana dilde eğitim isterken, kendi ülkelerinde Türkçe’yi yasaklıyor” dedi. 
 
 Doğu Anadolu gezisini sürdüren Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Muş’ta düzenlediği basın toplantısında okul önlerinde artan şiddet olaylarını ve AB’nin ana dilde eğitim dayatmasını değerlendirdi. Özcan, AB’nin dayatmalarına boyun eğilmeyeceğini belirterek, “Takip edebildiğimiz kadarıyla Avrupa eğitim konusunda karşımıza dayatmalarla çıkmaktadır. Bu dayatmalardan bir tanesi ana dilde eğitim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bize ülkemizin değişik bölgelerinde yaşayıp değişik şive kullanan insanların eğitime dillerini yansıtmamız istenirken, ne yazık ki kendi ülkelerinde Türkçe eğitim yasaklanmaya başlamıştır” dedi. 
 
 Gerek Almanya’da, gerek Hollanda’da şu an itibariyle Türkçe’nin yasaklandığını iddia eden Özcan, “Daha da ileri gidilerek o ülkenin vatandaşı olmak isteyenlere vicdanı test uygulaması, okullarda Almanca bilmeyenlerin okullara alınmayacağı, öğrenmemede ısrar edilmesi halinde sınır dışı edilecekleri açıklanmıştır. Kendi ülkelerinde istemediklerinin bize demokratik haklar gibi dayatılmasını kabul etmiyoruz. Türk Eğitim Sendikası olarak ülkemizin dilinin Türkçe olduğuna inanan bir kurumuz. Çalışanlarımız itibariyle baktığımız zaman Avrupa Birliği’nde öğretmenler yıllık 40 bin dolar alırken, bizde 6 bin dolar almaktadır. AB’deki meslektaşlarımız grevli toplu sözleşme hakkı olan sendikalara sahipken biz bu haklardan yoksunuz. AB’de okul öncesi eğitim yüzde 80’lere ulaşırken bizde yüzde 14’lerde olduğunu görüyoruz. Eğitime ayrılan paya bakarsak maalesef bu yapın ülkemizde Afrika ülkelerinden geri olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu. 
 
 Şuayip Özcan, eğitimde özelleştirmeye karşı olmadıklarını ancak düşünülen uygulamayı desteklemediklerini ifade ederek, “Ülkemizde özel okullara bakıldığında bir öğrencinin 8 bin ila 35 bin YTL arasında bir ödeme yaptığını görüyoruz. Durum böyle olunca devlet okullarında 650 YTL’ye tekabül etmektedir. Siz çiftçinin, işçinin ve memurun 8-35 bin YTL vererek öğrencisini özel okullara göndereceğine inanıyorsanız yanılıyorsunuz. O vereceğiniz bin YTL’de hiçbir mana ifade etmeyecektir. Öyleyse bu vereceğiniz bin YTL’yi devlet okullarına vererek sokaktaki bu çocuklarımızı; ayakkabı boyayan, kapkaç yapan, bali çeken bu çocuklarımızı öğretime alırsak hizmet etmiş oluruz” dedi. 
 
 Milli Eğitim Bakanlığı’nın asgari ücretin altında öğretmen çalıştırmasını eleştiren Özcan, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlere biran önce kadro verilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Devlet hiç asgari ücretin altında çocuk çalıştırabilir mi? Maalesef bunlar çalıştırmaya devam etmektedir. Öbür tarafa bakınca yüz binlerce gencimiz eğitim fakültelerini bitirmiş, öğretmen olacağı günü beklemektedir. Bu ümitle evlenmiş, yuva kurmuş ama bir bardak çay için ailesinden harçlık almaktadır. Bu insanları değerlendirmemiz gerekmektedir. AB standartlarını yakalamak için öğretmen sayımızın 1 milyon 150 bin olması gerekmektedir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı 160 bin öğretmenle problemi çözeceğini zannetmektedir. Farz edelim 160 bin öğretmen olsun. Bu öğretmenlerin 30 bin tanesinin sözleşmeli ve ücretli çalıştırılmasının yeterli olmadığını görmekteyiz. Bu arkadaşlarımız yeteri kadar katkı sağlayamıyorlar. Gelecekleri karanlık, durumları belli değildir. Bu arkadaşlarımızın bir an önce kadrolu öğretmenliğe atanmaları gerekmektedir.” 
 
 Okul önlerinde artan şiddet olaylarını da değerlendiren Özcan, olayların siyasallaşarak büyümesinden endişelendiklerini ifade ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Her gün okullarda insanlar ölüyor. Bu yarın siyasi nedenlere dönüşecek. Büyük olaylar yaşanacak diye endişe etmekteyiz” dedi. Haber: Emrullah Özbey NULL